17Ana babasına: "Öf size! Benden önce nice nesiller gelip geçmiş İken beni (ölümden sonra) çıkarılmakla mı tehdit ediyorsunuz?" diyene, anası babası Allah'a yalvararak; "Yazık sana, îmana gel! Şüphesiz ki Allah'ın vaadi haktır" (derler). O ise der ki: "Bu, geçmişlerin masallarından başkası değildir." "Ana babasına: Öf size! Benden önce nice nesiller gelip geçmiş iken beni" ölümden sonra diriltilerek "çıkarılmakla mı tehdit ediyorsunuz?" âyetinde geçen: " Öf" lâfzını Nafi’, Hafs ve başkaları kesreli ve tenvinli okumuşlardır. İbn Kesîr, İbn Muhaysın, İbn Amir ve Âsım'dan rivâyetle el-Mufaddal ise, tenvinsiz olarak ve üstün ile: diye okumuşlardır. Diğerleri ise kesreli ve tenvinsiz olarak okumuşlardır. Hepsi değişik söyleyişlerdir. Daha önce el-İsra Sûresi'nde (17/23-24. âyetler, 12. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır. "...Beni...mı tehdit ediyorsunuz?" âyeti genel olarak şeddesiz iki "nun" ile okunmuştur. Medınelilerle, Mekkeliler sondaki "ye"yi üstün okumuşlar. Diğerleri sakin (harf-i med olarak) okumuşlardır. Ancak Ebû Hayve, el-Muğire ve Hişam, şeddeli bir tek "nun" ile diye okumuşlardır. Şamlıların mushaflarında da böyledir. "Beni çıkarılmakla" lâfzı genel olarak "elif" ötreli, "re" harfi de üstün olarak okunmuştur. el-Hasen, Nasr, Ebû'l-Aliye ve el-Ameş ile Ebû Ma'mer ise "elifi üstün, "re" harfini de ötreli (o takdirde: Çıkmakla anlamında olur) diye okumuşlardır. İbn Abbâs, es-Süddî, Ebû'l-Aliye ve Mücahid şöyle demişlerdir: Âyet-i kerîme Abdullah b. Ebi Bekr (radıyallahü anh) hakkında inmiştir. Annesi, babası kendisini İslâm'a davet ettikleri halde, o da yüce Allah'ın haber verdiği şekilde kendilerine cevab veriyordu, Katade ve yine es-Süddî de şöyle demişlerdir; Burada kastedilen kişi İslâm'a girmeden önce Abdurrahman b. Ebi Bekr'dir. Babası ile annesi Um Ruman kendisini İslâm'a davet ediyor, öldükten sonra diriltilmekle tehdit ediyorlardı. O da yüce Allah'ın bize naklettiği şekilde onlara karşılık veriyordu. Ancak onun bu durumu İslâm'a girmeden önce idi. Âişe (radıyallahü anha)'nin bu âyet-i kerimenin Abdurrahman hakkında inmiş olduğunu kabul etmediği de rivâyet edilmiştir. Bk. Buhârî, IV, 1K27; Hakim, Müstedrek, IV, 52H; Heysemi, Meetna', V, 241; Nesâî, es-Sünenu't-Kübra, VI, 458. el-Hasen ve yine Katade şöyle demişlerdir: Bu, anne babasına karşı kötü davranan bir kulun niteliklerine dairdir. ez-Zeccâc dedi ki: Bu âyet-i kerimenin müslüman olmadan önce Abdurrahman hakkında indiği nasıl söylenebilir? Çünkü yüce Allah; "İşte bunlar... kendilerinden önce geçen ümmetler arasında aleyhlerine söz" (Ahkaf, 46/15) yani azâb "hak olmuş kimselerdir" diye buyurmaktadır, Bu ise zorunlu olarak Îman etmemiş olmayı gerektirir. Abdurrahman iye mü’minlerin en faziletlilerindendir. Doğru olan bu âyet-i kerimenin anne babasına karşı isyankar olan kâfir bir kul hakkında indiğidir. Muhammed b. Ziyad dedi ki: Muaviye insanların Yezid'e bey'atlerini sağlamak üzere Mervan b. el-Hakem'e mektub yazdı. Abdurrahman b. Ebi Bekr de: Siz (hür ve gerçek anlamıyla bey'ati terketmek suretiyle) bu işi (halifeliği) Herakliyus geleneğine dönüştürdünüz. Kendi oğullarınız için bey'at mi alacaksınız? Bunun üzerine Mervan şöyle dedi: Yüce Allah'ın: "Ana babasına öf size... diyene" buyurduğu kişi işte budur. Bunun üzerine (Abdurrahman) şöyle demişti: Allah'a yemin ederim bu benim hakkımda inmiş değildir. İstesem kimin hakkında indiğinin ismini veririm. Fakat şu var ki, Allah sen onun sulbünde iken babana lanet etmiştir. Sen o bakımdan Allah'ın lanetinden bir parçasın. el-Mehdevî dedi ki: Bu âyetin Abdurrahman hakkında indiğini kabul eden kimselere göre bundan sonra gelen: "İşte bunlar,,, aleyhlerine söz hak olmuş kimselerdir" âyeti ile daha önce sözü edilen hususlara inanan kimselerin kastedildiğini söylerler. Buna göre âyetin başı hususi, sonu umumidir, Bir başka görüşe göre Abdurrahman; "Benden önce nice nesiller gelip geçmiş iken" deyince, şunları da söylemişti: Nerede Abdullah b. Cüdan, nerede Osman b. Amr, nerede Amir b. Ka'b ve Kureyş'in ileri gelenleri ki, onlara bu söyledikleri hakkında soru sorayım? Buna göre: "İşte banlar... aleyhlerine söz hak olmuş kimselerdir" âyeti sözü edilen bu kimseler hakkında demektir. Derim ki: Abdurrahman b. Ebi Bekr'in haberlerine dair birtakım açıklamalar daha önce el-En'am Sûresi'nde yüce Allah'ın: "Hani arkadaşları: Bize gel, diye hidayete çağırdıkları halde..." (el-En'am, 6/71) Bu âyet-i kerimenin hakkında inmiş olduğuna delalet eden açıklamalar geçmiş idi. O vakit ise kâfirdi, fakat müslüman olup fazileti ortaya çıkınca böylelikle yüce Allah'ın: "İşte bunlar... aleyhlerine söz hak olmuş kimselerdir" âyeti ile kastedilmediği ortaya çıkmış olmaktadır. "Ana babası Allah'a yalvararak..." Allah'a dua edip onun için hidayet dileyerek veya onun küfründen Allah'a sığınarak... anlamındadır. Burada (Allah lâfzından önce) cer harfi hazfedilince, doğrudan fiilin elkisi ile nasbolmuştur. Âyet-i kerimede geçen "Lstiğase (mealde: yalvarmak)"nın dua demek olduğu da söylenmiştir. O takdirde (Allah lâfza-i celalinin başına gelmesi gereken) "be" harf-i cerrine gerek kalmaz. el-Ferrâ'' dedi ki: Allah onun yaptığı duasını ve Allah'a yalvarmasını kabul buyurdu. "Yazık sana îmana gel!" Ölümden sonra dirilişi tasdik et! "Şüphesiz ki Allah'ın vaadi haktır." Doğrudur, o söz gerçekleşecektir. "O ise der ki: Bu" yani anne babasının söyledikleri "geçmişlerin masallarından" aslı astarı olmayan söz ve yazılarından "başkası değildir." |
﴾ 17 ﴿