4

Muhakkak ki hücrelerin arkasından sana seslenenlerin çoğunun akılları ermez.

Mücahid ve başkaları dedi ki: Bu âyet-i kerîme Temimoğullarına mensub bedeviler hakkında inmiştir. Onlardan bir heyet Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın yanına gelmiş, mescide girmiş ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'a hücresinin arkasından: Yanımıza çık, çünkü bizim övmemiz güzel, yermemiz çirkindir, diye bağırdılar, O sırada yetmiş kişi idiler. Çoluk çocuklarına karşılık olmak üzere fidyeleri getirmişlerdi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) da o sırada kaylule (öğle vakti) uykusuna çekilmişti. Rivâyet olunduğuna göre bu şekilde seslenen ve: Benim övmem güzel, yermem çirkindir, diyen Akra' b. Habis'ti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) da kendisine: "O dediğin Allah'tır." diye buyurmuştur. Bunu Tirmizî de, el-Bera b. Azib'den zikretmişti Tirmhi, V, 387

Zeyd b. Erkam da şöyle demektedir; Bir grub insan Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna geldi ve biri diğerine şöyle dedi: Haydi sizinle şu adama gidelim. Eğer bir peygamber ise ona uymak suretiyle insanların en mutluları oluruz. Şayet bir kral ise onun yakınında bulunmakla hayatımızı yaşarız. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'a gelip o hücresinde iken ona; Ya Muhammed, ya Muhammed diye seslenmeye koyuldular. Bunun üzerine yüce Allah bu âyet-i kerimeyi indirdi.

Denildiğine göre bunlar Temimoğullarından idiler.

Mukâtil dedi ki: Ondokuz kişi idiler: Kays b. Âsım, ez-Zibrikan b. Bedr, el-Akra' b. Habis, Süveyd b. Haşim, Halıd b. Malik, Ala b. Habis, Ka'ka b. Mabed, Vekî’ b. Vekî' ve Uyeyne b. Hasn... Kendisine itaat olunan ahmak diye bilinen odur. Etrafında çokça asker bulunanlardan birisi idi. Ardından onbin mızraklı kişi giderdi. İsmi Huzeyfe'dir. Gözünün üst kapağı yukarı doğru dönmüş olmasından dolayı ona Uyeyne denilmişti. Abdu'r-Rezzak, Uyeyne hakkında şunu zikretmektedir: Hakkında:

"Kalblerine bizi anmaktan yana gaflet verdiğimiz.,, kimselere de itaat etme" (el-Kehf, 18/28) âyetinin, hakkında indiği kişi odur. el-A'raf Sûresi'nin sonlarında (7/199. âyet, 3- başlıkta) Ömer (radıyallahü anh)'a söyledikleri de kaydedilmiş bulunmaktadır ki, orada anlatılanlar bu husmta yeterlidir. Bunu da Buhârî zikretmiş bulunmaktadır. Buhârî, IV, 1702, IV, 2657. Rivâyet olunduğuna göre bu heyet Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) uykuya çekildiği sırada öğle vaktinde gelmişti. Ona: Ey Muhammed, ey Muhammed yanımıza Çık gel diye bağırmaya başladılar, o da uyanıp çıktı ve bu âyet-i kerîme nazil oldu.

Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a (bu durum hakkında) soru sorulunca şöyle buyurdu: "Bunlar Temimoğullarının görgüden uzak kimseleridir. Şayet onlar insanlar arasında tek gözü kör Deccal'e karşı en çetin savaşacak kimseler olmayacak olsalardı, yüce Allah'a onları helâk etmesi için dua edecektim."

"Hücreler"; Hücrenin çoğuludur. Tıpkı: " Odalar" lâfzının çoğulu, " Karanlıklar" lâfzının da: ( iut)'ın çoğulu olduğu gibi. "Hücreler"in çoğulu, bunun da; …. çoğulu olduğu da söylenmiştir. O halde burada çoğulun çoğuludur. Bu lâfız: "Cim" harfi ötreli ve üstün olmak üzere iki türlü söylenir. Şair şöyle demiştir:

"Onlar bizleri diz kapaklarımız' açılmış görünce,

Ciddiyetle şakayı birbirine karıştırmayacak bir konumda (olduğumuzu anladılar)."

Burada şahit "diz kapaklar" anlamındaki kelimenin tekilinin bir defa çoğulu yapıldıktan sonra çoğulun çoğulu olan "hucerat" vezninde "rukebat" şeklinin kullanılmış olmasıdır.

"Hücre" etrafını bir duvarın çevirdiği, etrafı çevrili yerin bir parçası demektir. Deve ağılına da hücre denilir. Bu kelime "mef'ûle" anlamında "fule" veznindedir.

Ebû Cafer b. el-Ka'ka' bu kelimeyi iki ötre arka arkaya ağır bulduğundan "cim" harfini üstün olarak; (diye okumuştur. Hafifletmek maksadı ile "cim" harfi sakin olarak;)diye de okunmuştur. Kelimenin asıl kök anlamı mani olmak, engel olmak demektir. Dolayısıyla kendisine ulaşılmasına engel teşkil ettiğin herbir şeyi sen: " Hacr altına almış, sınırlandırmış" olursun.

Âyette sözü edilen seslenen kimselerin genelin bir kısmı olma ihtimali bulunduğundan dolayı

"çoğunun akılları ermez" diye Duyurulmuştur. Yani sana seslenen kimseler, çoğunluğu cahil bulunan bir topluluk arasındandırlar.

4 ﴿