14Onlar sizinle topluca, ancak surlarla çevrilmiş kasabalarda yahut duvarlar arkasından savaşırlar. Kendi aralarında savaşları şiddetlidir. Sen onları bir arada sanırsın ama kalpleri darmadağınıktır. Bu onların akıllarını kullanmayan bir topluluk olmalarındandır. "Onlar" yahudiler "sizinle topluca ancak surlarla çevrilmiş" kendilerini size karşı koruyacaklarını sandıkları etrafı yüksek duvarlarla çevrilmiş "kasabalarda yahut" korkaklıkları ve sizden korkmaları sebebiyle arkalarında gizlenecekleri "duvarlar arkasından savaşırlar." "Duvarlar" lâfzı genel ularak çoğul okunmuştur. Ebû Ubeyde ve Ebû Hâtim'in tercihi budur. Çünkü bu, yüce Allah'ın: "Surlarla çevrilmiş kasabalarda" âyetine benzemektedir ve bu üu çoğuldur. İbn Abbâs, Mücahid, İbn Kesîr, İbn Muhaysın ve Ebû Amr ise tekil olarak: "Duvar" diye okumuşlardır. Çünkü tekil de çuğulun anlamını ifade eder. Bazı Mekkeli kıraat âlimlerinin "cim" harfini üstün, "dal" harfini de sakin olarak: diye okudukları da rivâyet edilmiştir ki, bu da "duvar" lâfzının tekil söyleniş şekillerinden birisidir. Bu okuyuşun, onlar hurmalıklarının ve ağaçlarının arkasından (sizinle savaşırlar) anlamında olması da mümkündür. Çünkü baharın başlangıcında hurma ağaçlarının meyveleri tomurcuklanmaya başlandığında: "Hurma tomurcuk verdi" denilir. ise bir çeşit bitki olup, bunun da tekili dir. Bu lâfız "cim" harfi ötreli, "dal" harfi de sakin olarak: "Duvarlar" diye de okunmuştur ki; bu şekli tekil olan; çoğuludur. Bununla birlikte tekilindeki elifin: "Kitab" lâfzının elifine, çoğulundaki elifin ise: Zarifler" lâfzının elifine benzemesi de mümkündür. Bunun benzeri bir lâfız kullanımı da: "Hecin bir dişi deve" ile: "Hecin dişi develer" lâfzıdır. Çünkü tesniye olarak: "İki hecin deve" denilir. Buna göre tekil ile çoğul lâfzı lâfız itibariyle birbirine benzemekle birlikte, anlam itibariyle farklılık göstermektedir. Bu açıklamayı İbn Cinnî yapmıştır. "Kendi aralarında savaşları" yani birbirlerine düşmanlıkları "şiddetlidir." Mücahid dedi ki: "Kendi aralarında" sözlü ve "yemin olsun böyle yapacağız" diye tehdit savurmak şeklindeki "savaşları şiddetlidir." es-Süddi de şöyle demiştir: Maksat onların kalplerinin ayrılıklarıdır. Öyle ki onlar hiçbir iş üzerinde görüş birliğine varmazlar. "Kendi aralarında savaşları şiddetlidir" âyetinin şu anlama geldiği de söylenmiştir: Onlar bir düşman ile karşılaşmayacak olurlarsa, kendi aralarında kendilerinin oldukça güçlü ve çetin kuvvet sahibi olduklarını söylerler. Ancak düşman ile karşılaştıklarında yenilirler, bozguna uğrarlar. "Sen onları" Mücahid'e göre yahudilerle münafıkları, yine ondan gelen bir rivâyete göre sadece münafıkları, es-Sevrî'ye göre müşriklerle kitab ehlini "bir arada sanırsın ama kalpleri darmadağınıktır." Katade de şöyle açıklamıştır; "Sen onları bir arada sanırsın." Bir iş ve bir görüş etrafında toplu olduklarını zannedersin. "Ama kalpleri darmadağınıktır" ayrılık içerisindedir. Çünkü batıl ehlinin görüşleri farklı farklıdır. Şahitlikleri de farklıdır, hevâları (yani din ve mezheb görüşleri) ayrı ayrıdır. Bununla birlikte hak ehline düşmanlıkta birleşirler, bir aradadırlar. Yine Mücahid'den şöyle açıkladığı rivâyet edilmiştir: Yüce Allah münafıkların dininin yahudilerin dinlerinden farklı olduğunu kastetmiştir. Bu âyet, müslümanların onlara karşı manevi güçlerini pekiştirmek içindir. Şair de şöyle demiştir: "Birliği bozan bir niyetin şikâyetini Allah'a arzederim. (Çünkü) bugün bu niyet darmadağınıktır; halbuki dün bir arada idi." İbn Mes’ûd'un kıraatinde; "Onların kalpleri daha ileri derecede darmadağınıktır" şeklindedir. Onların ayrılıkları, ihtilâfları daha çetindir anlamındadır. "Bu onların akıllarını kullanmayan bir topluluk olmalarındandır." Onların bu şekildeki darmadağınıklıkları ve kâfirlikleri kendisiyle Allah'ın emirlerini kavrayacakları akıllarının olmayışındandır. |
﴾ 14 ﴿