2

O, ümmiler arasında kendilerinden onlara karşı O'nun âyetlerini okuyan, onları arındıran, onlara Kitabı ve hikmeti öğreten bir Peygamber gönderendir. Halbuki daha önceden apaçık bir sapıklık içinde idiler.

"O, ümmiler arasında kendilerinden... bir Peygamber gönderendir" âyeti ile ilgili olarak İbn Abbâs dedi ki; Ümmîlerden kasıt okuma yazma bilenleriyle, bilmeyenleriyle bütün Araplardır. Çünkü Araplar kitab ehli kimseler değildir.

"Ümmîler"in yazı yazmayan kimseler oldukları da söylenmiştir. Kureyş de böyle idi. Mansur, İbrahim'den şöyle dediğini rivâyet etmektedir: Ümmî, okuması, yazması olmayan kişidir. Bura dair açıklamalar daha önce el-Bakara Sûresi'nde (2/78. âyet, 1. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır.

"Kendilerinden... bir Peygamber" âyeti ile kastedilen, Muhammeci (sallallahü aleyhi ve sellem)'dır. Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın kendileri ile akrabalığı bulunmadık ve onlarla neseb bağı bulunmayan hiçbir Arap kabilesi yoktur. İbn İshak: Tağlibliler bundan müstesnadır, demiştir. Yüce Allah hristiyan olduklarından ötürü peygamberini onlarla akrabalıktan ar indirmiştir. O bakımdan onların onunla neseb yoluyla bir akrabalıkları yoktur. Kendisi hiçbir kitabı okumamış ve ilim öğrenmemiş ümmî bir kimse idi.

el-Maverdî dedi ki: Şayet: Ümmi bir Peygamber göndermiş olmasının bir lütuf olarak hatırlatılması nasıl açıklanır, diye sorulacak olursa buna üç şekilde cevab verilebilir:

1- Peygamberlerin önceki müjdelerine (nitelik itibariyle) uygun olması.

2- Onun da durumunun kavmine benzemesi ve böylelikle onların kendisine muvafakat etme ihtimallerinin daha ileri derecede olması.

3-Davet ettiği esasla, okuduğu Kitab ve tilâvet ettiği hikmet hakkında onun ile ilgili kötü zannın uzaklaştırılması.

Derim ki: Bütün bunlar onun getirdiği mucizenin ve peygamberliğinin doğruluğunun delilleridir.

"Onlara karşı O'nun ayetlerini" Kur'ân-ı Kerîmi

"okuyan, onları arındıran" İbn Abbâs'ın açıklamasına göre îman ile kalplerini tertemiz hale getiren, demektir. Küfür ve günahların pisliklerinden onları arındıran diye de açıklanmıştır. Bu açıklamayı İbn Cüreyc ve Mukâtil yapmıştır. es-Süddî ise: Mallarının zekâtını alan, dîye açıklamıştır.

"Onlara kitabı" Kur'ân-ı Kerîm'i

"ve hikmeti" el-Hasen'e göre sünneti

"öğreten bir Peygamber gönderendir."

İbn Abbâs da şöyle demiştir:

"Kitab"dan kasıt, kalemle yazı yazmaktır. Çünkü Araplar şeriatı yazı ile kaydetmekle emrolunduklarından ötürü aralarında yazı yazmak yaygınlaştı.

Malik b. Enes dedi ki:

"Hikmet" dinde derin bilgi sahibi olmak demektir. Bu hususa dair açıklamalar daha önce el-Bakara Sûresi'nde (el-Bakara, 2/129. âyetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.

"Halbuki daha önceden" yani ondan ve onlara peygamber olarak gönderilmesinden önce

"apaçık bir sapıklık" haktan uzaklaşış

"içinde idiler."

2 ﴿