14Ey Îman edenler! Muhakkak ki eşleriniz ve evlâtlarınızdan size düşman olanlar vardır. O halde onlardan sakının. Bununla beraber şayet affeder, kusurlarına bakmaz ve hatalarını örterseniz, muhakkak Allah çok mağfiret edendir, çok mehamet edendir. Bu âyete dair açıklamalarımızı beş başlık halinde sunacağız: Yüce Allah'ın: "Ey îman edenler! Muhakkak ki eşleriniz ve evlâtlarınızdan size düşman olanlar vardır. O halde onlardan sakının" âyeti ile ilgili olarak İbn Abbâs şöyle demektedir: Bu âyet-i kerîme Medine'de Eşca'lı Avf b. Malik hakkında inmiştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'a hanımının ve çocuklarının kendisine karşı katı davrandıklarından şikâyet edince, bu âyet-i kerîme nazil olmuştur. Bunu en-Nehhâs zikretmektedir. et-Taberî de bunu Atâ b. Yesar'dan naklederek şöyle dediğini belirtmektedir: Teğâbun Sûresi'nin tamamı Mekke'de inmiştir. Şu âyetler müstesna: "Ey îman edenler! Muhakkak ki eşleriniz ve evlatlarınızdan size düşman olanlar vardır." Bu âyeti Eşca'lı Avf b. Malik hakkında inmiştir. Bunun eşleri ve çocukları vardı. Gazaya gitmek istedi mi onun için ağlarlar ve onu yumuşatmaya çalışarak: bizi kime bırakacaksın, derler, o da hemen yumuşar ve gitmeyip kalırdı. Bunun üzerine: "Ey îman edenler! Muhakkak ki eşleriniz ve evlatlarınızdan size düşman olanlar vardır." âyeti tümüyle Medine'de Eşca'lı Avf b. Malik hakkında inmiştir. Sûrenin sonuna kadar geriye kalan diğer bütün âyetler de Medine'de inmiştir. Tirmizî'nin rivâyetine göre İbn Abbâs -şu; "Ey îman edenler! Muhakkak ki eşleriniz ve evlâtlarınızdan size düşman olanlar vardır. O halde onlardan sakının" âyeti hakkında bir adamın soru sorması üzerine şöyle demişti: Burada sözü edilenler Mekkelilerden İslâm'a girip Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'a gelmek istedikleri halde; eşleri ve çocukları, kendilerini terkederek Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'a gelmelerine razı olmayan kimselerdir. Bunlar Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın yanına gelip insanların dinde derinlemesine bilgi sahibi olduklarını görünce, onları cezalandırmak istediler. Bunun üzerine yüce Allah: "Ey îman edenler! Muhakkak ki eşleriniz ve evlâtlarınızdan size düşman olanlar vardır. O halde onlardan sakının" âyetini indirdi. Bu hasen, sahih bir hadistir. Tirmizî, V. 419: Taberânî, Kebir, XI, 275; Hâkim, Müstedrek, II, 532 2- Eş ve Çocukların Düşmanlıkları ve Düşmanlığın Mahiyeti ve Şekli: Kadı Ebû Bekr b. el-Arabî dedi ki: Bu düşmanlığın ne şekilde olduğunu açıklamaktadır. Şüphesiz ki düşman bizzat şahsı dolayısıyla düşman değildir. O yaptığı davranışlarıyla düşmanlık eder. Buna göre eş ve çocuklar düşmanın yaptığı işi yapacak olursa, onlar da düşman olur. Kul ile (Allah'a) itaat arasına engel olmaktan daha çirkin bir iş de yoktur. Sahih-i Buhârî’de, Ebû Hüreyre'nin rivâyet ettiği hadiste Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Şeytan Âdemoğluna karşı îman yolunda oturdu ona: Sen kendinin ve atalarının dinini bırakıp îman mı edeceksin? dedi. Âdemoğlu ona muhalefet etti ve îman etti. Sonra şeytan onun karşısında hicretin yolu üzerinde oturdu ve ona: Malını, aileni bırakıp hicret mi edeceksin, dedi. Ona muhalefet etti ve hicret etti. Sonra şeytan ona karşı cihad yolu üzerindi; olurdu ve ona: Ölümüne sebeb teşkil edeceksin, hanımların başkaları tarafından nikâhlanacak, malın paylaştırılacak diye mi cihad edeceksin dedi, yine ona muhalefet etti ve cihad etti. Sonunda öldürüldü, onu cennete koymak da Allah'ın üzerinde bir hak oldu." İbn Hîbhân, Sahih, X, 453; Ahmed b. Amr eş-Şeybanî, el-Ahâd ve'l-Mesânî, Riyâd 1411/1991, V, 137; Taberânî, Kebir, VII, 117; Beyhaki, Şuabu'l-îman, IV, 21, 22, Hadisi Buhârî'de teshil edemediğimiz gibi, Buhârî'ye nisbet edeni de teshir edemedik. Kurtubi merhumun bir yanılması bir istinsah hatası ya da bir okuma hatası olabilir. Şeytanın oturması iki şekilde olur: Biri vesvese ile olur, ikincisi ise eşlerin, çocukların ve arkadaşların bu doğrultuda istediklerini yapmaya itmesi ile olur. Yüce Allah: "Biz onlara yakın arkadaşlar kıldık. Onlar da önlerinde ve arkalarında olanı kendilerine süslediler." (Fussilet, 41/25) diye buyurmaktadır. Îsa (aleyhisselâm)'ın hikmetli sözleri arasında şu da vardır: "Her kim hanım, mal ve çocuk edinirse, o kimse dünyaya köle olur." Sahih hadiste kulun bu kabilden düşebileceği asgari köleliğin sınırı açıklanmaktadır. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır: "Helâk olmuştur altının kölesi, helâk olmuştur dirhemin kölesi, helâk olmuştur güzel kumaşın kölesi, helâk olmuştur kadifeye köle olan. Helâk olsun ve başaşağı devrilsin, bir yerine batan bir dikeni kimse oradan çekip almasın." Buhârî, III, 1057; İbn Mâce, II, 1386 Dinara, dirheme (altına, gümüşe) kölelikten daha büyük bir aşağılık yeni bir elbise dolayısıyla gayrete gelen bir hevesten daha bayağı bir arzu ve istek olamaz, 3- Hanımın Kocasına Düşmanlığı Gibi, Kocanın da Hanımına Düşmanlığı Mümkündür: Erkeğin çocukları ve eşi kendisine düşman olduğu gibi; aynı şekilde koca ve çocukları da yine aynı yönden hanıma düşman olabilirler. Yüce Allah'ın: "Eşleriniz" âyetinin kapsamına erkekler de, dişiler de girer. Çünkü hepsi zaten her âyetin kapsamına da girerler. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. "O halde onlardan" size zarar verirler diye "sakının." Kişinin kendisine gelecek zarara karşı kendisini koruması ve sakınması iki şekilde sözkonusu olur. Ya gelecek bedeni bir zarar sözkonusudur, ya dini bir zarar. Bedene gelecek zarar dünya ile alakalıdır, dine gelecek zarar da âhiret ile alakalıdır. Yüce Allah, kulu bu zarardan sakındırmış ve buna karşı onu uyarmıştır. "Bununla beraber şayet affeder, kusurlarına bakmaz ve hatalarını örterseniz, muhakkak Allah çok mağfiret edendir, çok mehamet edendir" âyeti ile ilgili olarak Taberî, İkrime'den şunu rivâyet etmektedir: Yüce Allah'ın: "Ey Îman edenler! Muhakkak ki eşleriniz ve evlatlarınızdan size düşman olanlar vardır. O halde onlardan sakının" âyeti hakkında dedi ki: Kişi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın yanına gitmek ister fakat çoluk çocuğu: Gidip bizi nereye bırakacaktır? derlerdi. Fakat kişi İslâm'a girip dini bilgi sahibi olunca bu sefer şöyle demeye koyulurdu: Yemin olsun daha önce beni bu işten alıkoyan kimselere dönecek ve şunları şunları yapacağım. İşte bu sebeble yüce Allah: "Bununla beraber şayet affeder, kusurlarına bakmaz ve hatalarını örterseniz, muhakkak Allah çok mağfiret edendir, çok mehamet edendir" âyetini indirdi. Mücahid de yüce Allah'ın: "Ey îman edenler! Muhakkak ki eşleriniz ve evlâtlarınızdan size düşman olanlar vardır. O kaide onlardan sakının" âyeti hakkında dedi ki: Onlara dünya ile ilgili bir hususta düşmanlık etmediler. Fakal onlara olan sevgileri onlar için haram olan bir şeyi alıp. kendilerine vermelerine sebeb teşkil etti, Ayet-i kerîme insanın eşi ve çocukları sebebiyle işleyebileceği her türlü masiyet hakkında umumidir. Sebebin özelliği hükmün genelliğine engel değildir. |
﴾ 14 ﴿