4

Kadınlarınız arasından ay halinden kesilmiş olanlarla, asla ay hali olmayanların (iddetleri) hakkında şüphe ederseniz, onların iddeti üç aydır. Hamile olanların iddetlerî ise yüklerini bırakmalarıdır. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona işinde kolaylık verir.

"Kadınlarınız arasından ay halinden kesilmiş olanlarla, asla ay hali olmayanların (iddetleri) hakkında şüphe ederseniz, onların iddetl üç aydır."

âyeti ile ilgili açıklamalarımızı yedi başlık halinde sunacağız:

1- Âyetin Nüzul Sebebi ve Hanımların Beklemekle Yükümlü Oldukları İddetler:

Yüce Allah talâk ve ay hali gören kadının ric'at durumunu açıkladıktan sonra -daha Önce de kur'larla iddet bekleyenlerin durumunu öğrenmişlerdi.-

"Kadınlarınız arasından ay halinden kesilmiş olanlarla" âyeti ile, bu sûrede ay hali kanı görmeyen kadının bekleyeceği iddeti onlara öğretmiş bulunmaktadır.

Ebû Osman Ömer b. Salim dedi ki: Bakara Sûresi'nde boşanmış ve kocası vefat etmiş kadının iddeti ile ilgili hüküm nazil olunca Ubeyy b. Ka'b: Ey Allah'ın Rasûlü dedi. Bazıları; haklarında hiçbir şey sözkonusu edilmemiş kadınlar var, dediler. Bunlar da küçük yaştakiler ile hamile olan kadınlardır. Bunun üzerine:

"Kadınlarınız arasından ay halinden kesilmiş olanlar..." âyeti nazil oldu.

Mukâtil dedi ki: Yüce Allah'ın:

"Boşanan kadınlar kendiliklerinden üç kuf müddeti beklerler" (el-Bakara, 2/228) âyeti zikredilince, Hallad b. en-Numan dedi ki: Ey Allah’ın Rasûlü, peki ay hali görmeyen katlın ile ay halinden kesilmiş olan kadının ve hamile kadının iddeti nedir? diye sordu. Bunun üzerine:

"Kadınlarınız arasından ay halinden kesilmiş olanlarla..." yani artık ay hali görmeyen kadınlarla.,, âyeti nazil oldu.

Bir diğer görüşe göre Muaz b. Cebel: Ay halinden kesilmiş yaşlı kadının iddetine dair soru sorunca, bu âyet-i kerîme nazil oldu. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

Mücahid dedi ki: Âyet-i kerîme gördüğü kan ay hali kanı mıdır, yoksa bir hastalık kanı mıdır, bilemeyen, istihâze gören kadın hakkındadır, demiştir,

2- İddetleri Hususunda Şüphe Edilenler:

"Şüphe ederseniz" demektir. Kesin olarak bilirseniz anlamına geldiği de söylenmiştir. O halde bu fiil zıt anlamlılardandır. Bu durumda "zan" kelimesi gibi hem şüphe, hem yakîn (kesin bilmek) anlamında olur.

Taberî'nin tercihine göre anlam şudur: Şayet şüphe eder de haklarındaki hükmün ne olduğunu bilmezseniz... ez-Zeceâc da şöyle demiştir: Ona yakın yaşlarda bulunanların ay hali kanı görmelerine rağmen eğer kanı kesilmiş olan kadının ay hali hususunda şüpheye düşecek olursanız... demektir.

el-Kuşeyrî dedi ki; Ancak bu anlama geldiği su götürür. Çünkü bizler böyle bir kadın eğer ye's yaşına (ay halinin kesildiği yaşa) ulaştığı hususunda şüphe edecek olursak, o kadının iddeti üç aydır demeyiz. Bir görüşe göre ye's yaşında muteber olan, dünyada bu yaşa ulaşması en geç olan kadındır. Bir diğer görüşe göre kadının aşiretinin kadınlarında çoğunlukla görülen durumdur.

Mücahid dedi ki; Yüce Allah'ın:

"Şüphe ederseniz" âyeti muhataplara yöneliktir. Yani, eğer ay halinden kesilmiş kadının iddeti ile hiç ay hali olmayan kadının iddetini bilmeyecek olursanız, onun iddeti söyle olur...

Bir diğer görüşe göre anlam şöyledir: Eğer o kadının gördüğü kan yaşlılıktan mıdır, yoksa bilinen ay hali kanı mıdır, yoksa istihâza (herhangi bir rahatsızlıktan dolayı gelen) kanı mıdır? Belli olmadığından dolayı şüphe edecek olursanız, iddet(leri) üç aydır.

İkrime ve Katade dedi ki; Ay hali kanı doğru dürüst bir adete bağlı olmayan istihâza kanı gören kadının hali de şüpheli hallerdendir. Böyle bir kadın ay başında bir kaç defa kan görmekle birlikte, bazan bir kaç ayda bir defa kan görür.

Âyetin sûrenin baş tarafı ile muttasıl olduğu ve anlamın şöyle olduğu da söylenmiştir: Eğer iddetin bitişi hususunda şüpheye düşecek olursanız, o kadınları evlerinden çıkarmayınız.

Bu, bu hususta söylenmiş en sahih görüştür.

3- İddeti Hususunda Şüphe Edilen Kadın Ne Zaman Nikâhlanabilir?:

İddeti hususunda şüpheye düşülen kadın kendisini şüpheden kurtaracak şekilde hamile olmadığını iyice tesbit etmedikçe yeniden nikâhlanamaz ve bu şüphe ortadan kalkmadıkça da iddetten çıkmış sayılmaz.

Ay hali kanı görmesi kesilmiş, fakat neden kesildiğini de bilmeyen, şüphe içerisindeki kadın ile ilgili olarak böyle bir kadın kocası tarafından boşandığı günden İtibaren bir yıl bekler, Bunun dokuz ayı istibrâ (hamile olup olmaçlığının anlaşılması) içindir. Üç ayı da iddet içindir, diye de söylenmiştir. Eğer kocası onu boşayıp da bir ya da iki defa ay hali kanı gördükten sonra, ay halinden kesilme yaşına gelmeksizin ay hali görmemeye başlayacak olursa, önce dokuz ay bekler, sonra da ay halinden temizlendiği tarihten itibaren üç ay daha bekler. Bundan sonra da artık onunla evlenilmesi helâl olur.

Bu görüşü Şafii, Irak'ta iken belirtmiştir. Bu görüşe, kıyasa göre kocası vefat etmiş ve hamile olup olmadığı anlaşılmak istenen hür kadın, dokuz aylık süreden sonra dört ay on gün daha bekler. Cariye ise dokuz aydan sonra iki ay beş gün bekler. Yine Şafii'den gelen rivâyete göre böyle bir kadının kur'ları önceki hali nasılsa öyle devam eder ve bu, ay halinden kesilme yaşına kadar böyle kalır, bu görüş aynı zamanda en-Nehaî, es-Sevrî ve başkalarının da görüşü olmakla birlikte ayrıca Ebû Ubeyd bunu Iraklılardan da nakletmiştir.

Kadının genç olması hali ise; bundan sonraki başlığın konusudur.

4- Gençken Ay Halinden Kesilmiş Olan Kadının Beklemesi Gereken İddet:

Genç kadının, hamile olup olmadığı anlaşılıncaya kadar beklemesi öngörülmüştür. Hamileliği ortaya çıkarsa, onun iddeti doğum yapıncaya kadardır. Şayet hamile olduğu ortaya çıkmazsa Malik: Genç kadınken ay halinden kesilen kadının iddeti bir yıldır, demiştir. Ahmed ve İshak da böyle demiş olup, bu görüşlerini Ömer b. el-Hattâb (radıyallahü anh)'dan ve başkalarından rivâyet etmişlerdir.

Iraklılar ise böyle bir kadın eğer ömründe bir defa dahi ay hali olmuş ise; isterse yirmi yıl bekleyecek olsun iddeti üç defa ay hali olmaktır, demişlerdir. Ancak ay hali olmaktan yana ümidin kesildiği bir yaşa ulaşmış olması hali müstesnadır. O vakit böyle bir kadının iddeti, ay halinden kesilme yasına geldiğinden itibaren üç ay olur.

es-Sa'lebî dedi ki: Şafii mezhebinin daha sahih olan görüşü de budur. İlim adamlarının çoğunluğu da bu kanaattedir. Ayrıca bu görüş İbn Mes’ûd ve onun arkadaşlarından da rivâyet edilmiştir. el-Kiyâ da şöyle demiştir; Gerçek olan da budur. Çünkü yüce Allah ay hali olmaktan ümidi kesilmiş olan kadının iddetini üç ay olarak tesbit etmiştir. Olup olmayacağı şüpheli olan kadın ise ay hali olmaktan kesilmiş bir kadın değildir.

5- Herhangi Bir Sebep Dolayısıyla Ay Hali Olması Geciken Kadının Durumu:

Bir hastalık dolayısıyla ay hali geciken bir kadın hakkında Mâlik, İbnu'l-Kasım ve Abdullah b. Esbağ: Önce dokuz ay, sonra da üç ay olarak iddet bekler, demişlerdir.

Eşheb ise: Bu sütten kestikten sonra çocuğuna süt veren kadına benzer. İster ay hali ile ister sene ile iddet bekler. Hibban b. Munkız süt emzirmekte olan hanımını boşadı. Süt emzirmesi dolayısıyla bir yıl süre ile ay hali olmadı. Daha sonra Hibban hastalandı. Hanımının kendisine mirasçı olacağından korktu Osman (radıyallahü anh)a -yanında Ali ve Zeyd bulundukları sırada- onu şikayet etti. Ali ve Zeyd: Görüşümüze göre ona mirasçı olur. Çünkü bu kadın ne evlenmeme ihtimali bulunan kadınlardan, ne de ay hali görmeyen kadınlardandır, dediler. Sonra Habban öldü, hanımı ona mirasçı oldu ve kocası ölmüş olan kadının iddeti kadar iddet bekledi.

6- Ay Hali Olması Sebepsiz Yere Geciken Kadının Durumu:

Hastalık ve süt emzirme sebebine bağlı olmaksızın ay hali olması geciken kadın -önceden de zikrettiğimiz üzere önce dokuz ay, sonra üç ay olmak üzere- ay hali olmadığı bir sene (iddet) bekler. Hamile olduğundan şüphelenmediği sürece evlenmesi helâl olur. Şayet hamile olduğundan şüphelenecek olursa -ilim adamlarımızdan gelmiş bulunan farklı rivâyetlere göre- dört, beş ya da yedi yıl bekler. Bu rivâyetlerin meşhur olanı ise beş yıl bekleyeceğidir. Bu süreyi aştıktan sonra (evlenmesi) helal olur.

Eşheb dedi ki: Şüphesi tamamıyla ortadan kalkıncaya kadar asla evlenmesi helâl olmaz.

İbnu'l-Arabî dedi ki: Doğru olan da budur. Çünkü çocuğun karnında beş yıl kalması mümkün görüldüğüne göre; on yıl ve daha fazla bir süre kalması da mümkündür. Malikten de buna benzer bir rivâyet gelmiş bulunmaktadır.

7- İstihazalı Olduğundan Dolayı Ay Hali Bilinemeyen Kadının İddeti:

İstihâzalı olduğundan ötürü ay hali adeti bilinmeyen kadın ile ilgili üç görüş vardır: İbnu'l-Müseyyeb bir sene iddet bekler demiştir. el-Leys'irigörüşü de budur. el-Leys dedi ki: Boşanmış kadın ile kocası ölmüş kadının iddeti eğer istihaza gören bir kadın ise bir senedir. Bizim (Maliki mezhebine mensub) âlimlerimizin meşhur görüşü de budur. Kadının kendisinden gelen ay hali kanı ile istihaza kanını bilmesi ile bunları birbirlerinden ayırdedip, etmemesi arasında hiçbir fark yoktur. Bütün bu hallerde Malik'in mezhebinden çıkartılan sonuca göre bekleyeceği iddet bir senedir. Bu senenin dokuz ayı istibrâ (hamile olup olmadığının anlaşılması) süresidir, üç ayı da iddetlir.

Şafii bu husustaki görüşlerinden birisinde şöyle demiştir: Bu kadının bekleyeceği iddet üç aydır. Bu tabiinden bir topluluk ile Kuraviyyin'in müteahhirlerinin kabul ettiği görüştür. İbnu'l-Arabî dedi ki: Bence sahih oları da budur.

Ebû Ömer de şöyle demektedir: İstihaza kanı gören kadının kanı eğer kesintili geliyor ise kadın da ay halinin gelip ya da sıma erdiğini bilebiliyor ise, üç kur' iddet bekler. Kıyasa göre daha sahih olan da budur. Kıyasa göre de rivâyet itibariyle de daha sağlam olan budur.

"Asla ay hali olmayanlar" ile kastedilen küçük yaştakilerdir. Bunların da iddetleri üç aydır. Buna göre haber hazfedilmistir. Bu durumdakinin iddetinin ay hesabı ile yapılmasının sebebi, bunda adetin olmayışından dolayıdır. Yüce Allah ise hükümleri alışılmış adetlere göre yürürlüğe koymuştur. Bundan dolayı böyle bir kadın ay hesabı ile iddet bekler. Eğer kadınlar nezdinde muhtemel bir zamanda kan görecek olursa, bu sefer iddette aslolanın varlığı sebebiyle ona göre iddeti intikal eder. Çünkü asıl var oldu mu bedelin hükmü kalmaz. Nitekim yaşlı bir kadın önce kan görme adetine göre iddet bekledikten sunra, kan görmesi kesilecek olursa, ay hesabına göre iddete dönüş yapar. Bu hususta icma vardır.

"Hamile olanların iddetleri ise yüklerini bırakmalarıdır" âyetine dair açıklamalarımızı da iki baslık Başlık numaraları birinci ve ikinci (mesele) diye sunulmuş olmakla birlikte biz ki ile müteselsilen başlık numarasını vermeyi uygun gördük. halinde sunacağız:

8- Hamile Kadınların îddetleri:

"Hamile olanların iddetleri ise yüklerini bırakmalarıdır" âyetinde hükümün boşanan kadın hakkında olduğu açıktır. Çünkü ona atıf yapılmış ve ifadenin akabinde yine ona dönülmüştür. Şu kadar var ki kocası ölmüş kadın hakkında da hüküm böyledir. Buna sebep ise âyetin ge'nel ifade taşıması ve konu ile ilgili Subey'a hadisidir. Buna dair açıklamalar daha önceden yeteri kadarıyla el-Bakanı Sûresi'nde (2/234. âyet, 2. başlık ve devamında) geçmiş bulunmaktadır.

9- Hamile Kadın Düşük Dahi Yapsa İddeti Tamam Olur:

Kadın, bir kan pıhtısı yahut bir çiğnem et dahi düşürecek olursa (evlenmesi) helâl olur.

Şafii ve Ebû Hanife ise çocuk doğurmadığı takdirde helal olmaz, demişlerdir. Bu hususa dair açıklamalar daha önce el-Bakara Sûresî'nde (2/2M- âyet, 2. başlık ve devamında) ile er-Ra'd Sûresi'nde (13/8-9. âyetler, 1. başlık ve devamında) geçmiş bulunmaktadır. Yüce Allah'a hamdolsun.

"Kim Allah'tan kor karsa Allah ona işinde kolaylık verir." ed-Dahhak dedi ki: Yani sünnete uygun talâk vermekle kim ondan korkarsa, Allah da o kimseye hanımına ric'at yapmak işinde kolaylık verir. Mukâtil dedi ki: Kim masiyetlerinden kaçınmak hususunda Allah'tan korkarsa, Allah da ona itaate tevfiki hususundaki işinde kolaylık verir.

4 ﴿