11Îman edip salih amel işleyenleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için Allah'ın açık açık ortaya koyan öğütlerini size okuyan bir Peygamber (göndermiştir.) Kim Allah'a îman edip salih amel işlerse onu altından ırmaklar akan cennetlere -kendileri orada ebedi ve devamlı olmak üzere- koyar. Allah, onlara gerçekten çok güzel bir rızık vermiştir. "Îman edip salih amel işleyenleri" yani Allah'ın ilminde bu durumda olacakları bilinen kimseleri "karanlıklardan" yani küfürden "aydınlığa" Burada meal zarureti dolayısıyla âyetin nazmı bozukluğundun dolayı; tefsirdeki açıklamalar da meale uygun birtakım ıakdim ve tehirlere zarureten uğramış bulunmaktadır. hidayete ve îmana "çıkarmak için" İbn Abbâs dedi ki: Bu âyet, kitap ehlinden îman edenler hakkında inmiştir. Burada karanlıklardan aydınlığa çıkartmanın -biraz sonra geleceği gibi- Rasûle izafe edilmesinin sebebi, imanın ona4itaat etmek suretiyle, onun vasıtasıyla husule gelmiş olmasından dolayıdır. "... Allah'ın açık açık ortaya koyan öğütlerini" Allah'ın âyetlerinden (öğütlerinden) kasıt, Kur'ân-ı Kerîm'dir. Bu âyet -biraz sonra zikredilecek olan- Rasûlün sıfatıdır. "Açık açık ortaya koyan" âyeti genel olarak "ye" harfi üstün okunmuştur. Allah'ın açıkladığı âyetler demektir. İbn Âmir, Hafs, Hamza ve el-Kisaî ise "ye" harfini kesreli okumuşlardır. Bu da sizin gerek duyduğunuz hükümleri size açıklayan demektir. Birinci okuyuş İbn Abbâs'ın okuyuşu olup, Ebû übeyd ve Ebû Hatim tarafından da tercih edilmiştir. Çünkü yüce Allah: "...âyetleri size açıkladık..." (Âl-i İmrân, 3/118 ve el-Hadid, 57/17) diye buyurmaktadır. "Bir Peygamber (göndermiştir)" âyeti ile ilgili olarak ez-Zeccâc şöyle demektedir: Zikrin indirilmesinin sözkonusu edilmesi "irsal: Peygamber gönderme"nin hazfedikliğine delildir. O size bir Kur'ân indirdi ve bir rasûl gönderdi, demektir. Anlamın şöyle olduğu da söylenmiştir; Allah size zikir sahibi birisini rasûl olarak göndermiştir. Buna göre buradaki "rasûl (peygamber)" lâfzı muzafırt hazfi takdirine göre "zikr"in sıfatıdır. Şöyle de açıklanmıştır: "Rasûl: Bir peygamber" daha önce geçen "zikr"in mamulüdür. Çünkü zikir mastardır. İfadenin takdiri de şöyledir: Allah size rasûlü zikrettiği (bir kitabı) size indirmiş bulunmaktadır. Onun rasûlü zikretmesi ise "Muhammed, Allah'ın Rasûlüdür" (Fetih, 48/29) âyetidir. Bununla birlikte "rasûl (bir peygamber)" lâfzının "zikir'den bedel olması ve "rasûl"ün risalet anlamında olması yahutta gerçek anlamı ile kullanılmış olup manaya göre hamledilmesi de mümkündür. Şöyle buyurulmuş gibi olur: Allah size bir zikri yani bir rasûlü açıkça göndermiş ve göstermiş bulunmaktadır. Bu durumda bir şeyin, bir şeyden bedel olması ve bir şeyin bizzat kendisi olarak başka bir isimle anılması kabilinden olur. "Bir Rasûl (bir peygamber)" lâfzının iğrâ olmak üzere nasb ile gelmiş olması da mümkündür. Sanki: Bir peygambere uyun ki... buyurulmuş gibidir. Buradaki "zikr"in şeref anlamında olduğu da söylenmiştir. Yüce Allah'ın: "Yemin olsun ki Biz, size sizin için bir zikir (şeref kaynağı olan) bir kitap indirdik." (el-Enbiya, 21/10) âyeti ile; "ve muhakkak o, sana ve senin kavmine bir zikir (büyük bir şeref)dir" (ez-Zuhruf, 43/44) âyetinde olduğu gibi. Dahaleyhisselâmonra bu şan ve şerefi açıklayarak "bir Peygamber" diye buyurmakçadır. Çoğunluk burada "Rasûl: peygamber" ile kastedilenin, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) olduğu kanaatindedir. el-Kelbî: Kastedilen Cebrâîl'dir, demiştir. Bu durumda her ikisi de (yani zikirde, rasûlde) Allah tarafından indirilmiş olmaktadır. "Kim Allah'a îman edip salih amel İşlerse onu altından ırmaklar akan cennetlere -kendileri orada ebedi ve devamlı olmak üsere- koyar" âyetindeki "onu... koyar" anlamındaki fiili Nâfî' ve İbn Âmir: "Onu koyarız" diye "nun" ile okumuşlardır, diğerleri ise "ye" ile (onu koyar anlamında) okumuşlardır. "Allah ona gerçekten çok güzel bir rızık vermiştir." Cennetlerde Allah ona pek bol ve geniş bir rızık vermiştir. |
﴾ 11 ﴿