11

Ayıplayıp duran, onun bunun sözünü taşıyana;

" Ayıplayıp duran" ile ilgili olarak İbn Zeyd şöyle demiştir: Hemmâz: Ayıplayıp, duran eliyle insanları ayıplayan ve onları vuran kimse, demektir. Lemmâz ise diliyle ayıplayan kimseye denilir. el-Hasen de şöyle demiştir: Bu meclisin bir kenarında sinen kişi demektir. Yüce Allah'ın:

"İnsanları arkadan çekiştiren (humeze)" (el-Humeze, 104/1) âyetine benzemektedir.

Hemmâz insanları yüzlerine karşı sözkonusu eden kimse, lemmâz ise hazır olmadıkları vakit arkalarında onlardan sözeden kimsedir, diye de açıklanmıştır. Bu açıklamayı Ebû'l-Âl-iye, Atâ b. Ebi Rebah ve yine el-Hasen yapmışlardır.

Mukâtil bunun aksini söylemiştir: Humeze hazır olmayanın gıybetini yapan kimse, lumeze ise yüzüne karşı gıybet yapan kimse demektir. Murre: Her ikisi de eşittir, demiştir. Hazır olmayan kimseyi tenkid edip yeren kimse demek olan "el-kattât" İle de aynı şeydir. Buna yakın bir açıklama İbn Abbâs ve Katade'den yapılmıştır. Şair de şöyle demektedir;

"Benimle karşılaştığında yalan yere bir sevgi izhar ediyorsun,

Fakat hazır olmadım mı sen, arkadan beni çekiştiren, gıybetimi yapansın (hâmiz ve lumezesin)."

"Onun bunun sözünü taşıyana-" İnsanların arasını bozmak maksadı ile laf alıp götüren demektir.

Fesad çıkarmaya çalıştı, gayret etti, fesad çıkarıyor, bunun için gayret ediyor..." demektir. (Bu işt yapmaya da:) "nemim ve nemîme denilir.

Müslim'in Sahih'inde Huzeyfe'den rivâyete göre; ona bir adamın laf götürüp getirdiğine dair haber ulaşınca Huzeyfe şöyle demiş: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı: "Cennete hiçbir nemınâm (onun bunun sözünü taşıyan) girmeyecektir." diye buyururken dinledim. Müslim, 1, 101; Müsned, V, 391, 39fi, 599, 406

Şair de şöyle demektedir:

"Ve bir mevlâ (azatlı) ki karınca yuvası gibidir; yanında hiçbir hayır yoktur,

Mevtasına (efendisine) ancak laf alıp taşımasından başka."

el-Ferrâ' dedi ki: Bunlar (nemîm ile nemime) iki ayrı söyleyiştir. "Nemîm"in "nemîme"nin çoğulu olduğu da söylenmiştir.

11 ﴿