15Karşısında âyetlerimiz okunduğunda: "Öncekilerin masallarıdır" der. "O, mal ve oğullar sahibi oldu diye" âyetindeki: "...oldu diye" ibaresini Ebû Cafer, İbn Amir, Ebû Hayve, el-Muğîra ve el-A'rec istifham (soru) olmak üzere medli tek bir hemze ile: diye okumuşlardır. el-Mufaddal, Ebû Bekr ve Hamza ise tahkik ile iki hemzeli olarak; diye okumuşlardır. Diğerleri ise haber olmak üzere tek bir hemze ile okumuşlardır. Medli bir hemze ya da tahkikli iki hemze ile okuyanların kıraatine göre bu bir istifham (soru) olup, maksat azardır. Bu şekilde okuyanların: "Kulağı kesik olan" (13. âyet) üzerinde vakıf yaparak "Oldu diye" ile okumaya başlaması uygundur. Bvt da; "o mal ve evlat sahibi olsa, ona itaat edecek misin?" anlamında olur. İfade: "O mal ve evlat sahibidir diye mi karşısında âyetlerimiz okunduğunda: (Bunlar) öncekilerin masallarıdır der;" takdirinde olabilir. Takdirin şöyle olması da mümkündür: "O mal ve evlat sahibidir diye mi inkâr ediyor ve büyüklük taslıyor!" Buna da daha önce geçen ifadeler delil teşkil etmektedir; dolayısıyla sorudan sonra da, bunlar zikredilmiş gibidirler. İstifhamsız olarak "Oldu dîye" şeklinde okuyanların kıraatine göre bu, mef'ûlü'n-leh olup bundaki âmil gizli bir fiildir. İfade: O mal ve evlad sahibi oldu diye nankörlük edip, kâfir oluyor, takdirinde olur. Bu fiile de yüce Allah'ın: "Karşısında âyetlerimiz okunduğunda: (Bunlar) öncekilerin masallarıdır der" âyeti delil teşkil etmektedir. Buradaki; "Diye" lâfzında ne "okunduğunda" ne de "der" anlamındaki fiiller amel eder. Çünkü: "(.......): ...duğunda" edatından sonra gelenler ondan önce gelenlerde amel etmez. Zira bu edat kendisinden sonraki cümlelere izafe edilir. Muzafu'n-ileyh (kendisine izafe olunan) ise muzaftan öncekilerde amel edemez. "Der" cezanın ("...duğunda" anlamı verilen şart edatının) cevabı olup, cezadan önceki ibarelerde amel etmez. Çünkü âmilin, kendisinde amel ettiği şeyden önce gelmesi gerekir. Cevabın da şarttan sonra olması gerekir. (Amel ettiği kabul edilecek olursa) aynı halde hem mukaddem, hem de muahhar olmuş olur, (Bundan dolayı amel ettiği söylenemez.) Anlamın şöyle olması da mümkündür; O bolluk içindedir ve sayıca kalabalıktır, diye ona itaat etme! İbnu'l-Enbârî dedi ki: Bu âyeti istifhamsız olarak okuyanların; "Kulağı kesik olan" (13. âyet) lâfzı üzerinde vakıf yapması güzel olmaz. Çünkü mana: ile "... oldu diye" şeklindedir. Buna göre:kendisinden önceki lâfızlara taalluk etmektedir. Başkaları ise şöyle demektedir. Bunun yüce Allah'ın: "O'nun bunun sözünü taşıyana" (11. âyet) anlamındaki âyete taalluk etmesi mümkündür. İfadenin takdiri de şöyle olur: O kimse mal ve evlad sahibi oldu diye, onun bunun sözünü taşıyıp durur. Ebû Ali ise bunun "cahil ve kaba" (13. âyet) anlamındaki lâfza taalluk etmesini câiz kabul etmektedir Bu durumda huyruğun anlamı çöyle olabilir: Cahil ve kalın... oldu diye... öncekilerin masallarıdır, der. "Öncekilerin masalları" onların batılları, sapmaları ve hurafeleri demektir. Daha önceden (el-En'âm, 6/25. âyet-i kerimenin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır. |
﴾ 15 ﴿