14

Ve yeryüzünde olanların hepsini ve sonra da (bütün bunlar) kendisini kurtarsınlar (diye).

"Ve yeryüzünde olanların hepsini" fidye olarak verdiği takdirde kurtulacağını bilse, şüphesiz onları fidye vermek istiyecektir.

"Ve sonra da kendisini kurtarsın," Yani bu fidye kendisini kurtarsın (isteyecektir.) O halde burada bu takdirin (yani kendisini kurtarmasını isteyecektir anlamındaki takdirin) yapılması kaçınılmaz bir şeydir. Yüce Allah'ın:

"Çünkü o elbetteki bir fısktır" (el-En'âm, 6/121) âyetinde olduğu gibi ki bu da: Şüphesiz ki onu yemek bir fısktır, demektir.

buradaki "günahkâr... temenni eder" anlamındaki âyetin, başına "fe" getirilmiş bir cevabı gerektirdiği de söylenmiştir.

Yüce Allah'ın:

"Onlar senin kendilerine yumuşak davranmanı arzu ettiler. Kendileri de bunun üzerine yumuşak davranacaklardı"(el-Kalem, 68/9) âyetinde olduğu gibi. Bu âyet-i kerimedeki cevap ise; Sonra da kendisini kurtarsın" anlamındaki âyettir. Çünkü bu da ("sonra" anlamındaki âyet) atıf harflerindendir.

Yani: Günahkâr kimse fidye vermeyi ve bu fidye vermenin kendisini kurtarmasını temenni eder."

14 ﴿