16

Deriyi soyup çıkarandır.

"Deriyi soyup çıkarandır" anlamındaki âyeti Ebû Cafer, Şeybe, Nâfi, Ebû Bekir'in kendisinden rivâyetine göre Âsım, el-A'meş, Ebû Amr, Hamza ve el-Kisâl "soyup çıkarandır" anlamındaki lâfzı merfu olarak; (......) diye okumuşlardır. Fakat Ebû Amr'ın, Âsım’ın rivâyetine göre nasb ile; (.......) diye okumuştur.

Ref ile okuyanların bu okuyuşları beş türlü açıklanabilir:

1-

"Alevli bir ateş" anlamındaki lâfız Çünkü" lâfzının haberi olur ve: O': takdiri ile "deriyi soyup çıkarandır" anlamındaki bu lâfız, merfu okunur. Bu bakımdan: Alevli bir ateş" lâfzı üzerinde vakıf yapmak güzel olur.

2-

"Alevli ateş" ile

"soyup çıkarandır" anlamındaki lâfızlar "çünkü" anlamındaki edatın ayrı ayrı haberi olur. Tıpkı: Çünkü o hasımlaşan bir halktır" demeye benzer.

3-

"Soyup çıkaran" anlamındaki lâfız "alevli bir ateş"den bedel olur. Bedel olan "alevli ateş" anlamındaki lâfız da "çünkü" edatının haberi olur.

4-

"Alevli ateş" anlamındaki lâfız "çünkü" edatının isminden bedel; "soyup çıkaran" anlamındaki lâfız da "çünkü" anlamındaki edatın haberi olur.

5-

"Çünkü o" lâfzındaki zamir kıssa (şan zamiri) olur. "Alevli ateş" anlamındaki lâfız mübtedâ, "soyup çıkarandır" anlamındaki lâfız mübtedânın haberi olur. Cümlenin tamamı da "çünkü" anlamındaki lâfzın haberi olur. Mana da şöyle olur: Olay ve haber şu ki, o alevli ateş deriyi soyup çıkarandır.

“Soyup çıkaran" anlamındaki lâfzı nasb ile okuyanların "alevli bir ateş" anlamındaki lâfız üzerinde vakıf yapmaları ve "soyup çıkarandır" âyetini "alevli bir ateş"den kat ile (mana ve i'rab bakımından önceki lafızla ilişkisi koparılarak) nasb etmeleri güzeldir. Çünkü bu, mahfeyi? bitişik nekre bir kelimedir. Tekid edici hal olmak üzere nasb edilmesi de caizdir. Yüce Allah'ın:

"Halbuki o... doğrulayan gerçeğin ta kendisidir" (el-Bakara, 2/91) âyetinde olduğu gibi Bununla birlikte bu lâfzın: O alev alev yanan ve soyup çıkaran halde bulunandır" anlamında deriyi soyup çıkarma halini anlatan bir ifade olarak nasbedilmesi de mümkündür. Onda âmil de "alev alev yanmak" anlamından anlaşılan manadır.

Diğer taraftan ona dair haberi yalanlayan kimselerin halini belirtmek üzere bir hal olması da mümkündür. Bunun kat" ile nasbedilmesi de caizdir. Nitekim: Ben akıllı ve fazilet sahibi (olarak bilinen) Zeyd'e uğradım" demeye benzer.' Burada kar' olmasaydı, "akıllı ve faziletli" anlamındaki bıfızUınn Zeyd'in sıfatı oltııtık cer ile gelmeleri gerekirdi. Zeyd'den (mana ve i'rab bakımından) koparılarak şekilde kullanılmıştır.

Görüldüğü gibi nasb ile okuyuşun da beş şekilde açıklanması mümkün olabilmektedir.

Deri" lâfzı (........)'in çoğuludur, bu da başın derisi anlamındadır. el-A'şâ şöyle demektedir:

"Kuteyle: Ona ne oluyor ki dedi,

Onun başının derisi tamamiyle ağarmış saçlarla örtülmüş?"

Bir başka şair de şöyle demektedir:

"Ve olaylar (musibetler) seni yıkmış (yaşlandırmış) olarak sabahı ederdin,

Bundan dolayı başın derisinin üzerindeki ağarmış saçlar da görülür."

es-Sıhah'da şöyle denilmektedir: 'in çoğulu olup bu da başın derisi demektir.

İnsanoğlunun elleri, ayakları ve başı ile öldürücü darbe olmadığı her yeri"ne denilir. Mesela; öldürücü bir yerini isabet ettirmediği takdirde: Ona (ok) attı da öldürücü yerine isabet ettirmedi" denilir, el-Hüzelî der ki:

"Nice sözler vardır ki, bunların öldürücü olmayan yerlere etkisi yoktur,

Fakat bunlar dilin gerisinden kayıp gittikleri takdirde (öldürücüdür.)"

Şair şunu demek istemektedir: Öyle bazı sözler vardır ki; bunlar öldürücü olmayan yerlere isabet etmezler, ama öldürürler. el-A'şâ da şöyle demektedir:

"Kuteyle: Ona ne oluyor ki, dedi,

Başının derisi ağarmış saçlarla örtülmüş?"

Ebû Übeyd dedi ki: Ebû'l-Hattab el-Ahfeş bu beyiti Ebû Amr b. el-Alâ'ya okudu. Ona: Sen tashîf yaptın (kelimelerin harflerinde değişiklik yaptın.) Bunun doğru hali şeklindedir ki; bu da etrafları, kıyıları demektir. Ebû'l-Hattab sustu, sonra bize: Aksine o tasnif yaptı, çünkü bu kelimenin doğru şekli: şeklinde (beyitte olduğu gibi)dir, dedi.

Atın ayakları" demektir. Çünkü: Ayakları kalın" denilir. Böyle bir niteleme ise baş için kullanılmaz. Çünkü Araplar atı yanaklarının zayıflığı ve yüzünün de inceliği ile nitelendirmişlerdir.

Malın bayağı olan kısımları" anlamına da gelir. Yine basit ve önemsiz şey anlamına da gelir.

Sabit el-Bunânî ile el-Hasen dedi ki: "Deriyi soyup çıkarandır." Yani cm un yüzünün en değerli yerlerini soyup çıkarandır. Ebû'l-Âl-iye: Yüzünün güzelliklerini, Katade: Hilkatinin ve azalarının güzel ve değerli olanlarını (soyup çıkarandır), diye açıklamışlardır.

ed-Dahhak da şöyle açıklamıştır: (Bu ateş) eti ve deriyi kemikten öyle bir soyar ki, et namına hiçbir şey bırakmaz.

el-Kisâî; bundan kasıt, eklem yerleridir, demiştir. (Dilbilgini) İmâmlardan birisi de, bundan kasıt ayaklar ve derilerdir, demiştir. İmruu’l-Kays da şöyle demektedir:

"Butları sağlam, ön ve arka ayakları kalın, kalça sinirleri içerde,

Kalça (kürek) kemiklerinin ucu, etlerinin üzerindedir (o atın).

Ebû Salih dedi ki: Bu el ve ayakların parmakları anlamındadır. Şair şöyle demektedir:

"O baktı mı onun övüncünü anlarsın,

Ve gözlerinden okursun (övündüğünü),

şu kadar var ki sen onun parmaklarını tanımazsın."

Yine el-Hasen: Bu baş anlamındadır, demiştir.

16 ﴿