6"Bir gerçek de şu ki: İnsanlardan bazı kimseler, cinlerden bazı kimselere sığınırlardı. Bununla da onların azgınlıklarını arttırırlardı. "Bir gerçek de şu ki: İnsanlardan bazı kimseler..." âyetindeki: " Bir gerçek de şu ki" lâfzındaki hemzeyi üstün okuyarak bunları da cinlerin söyledikleri sözler arasında değerlendirenler, daha önce geçen: "Cinlerden bir topluluk beni dinlediler" âyetine atıf ile okumuşlardır. "Hemze"yi kesre ile okuyanlar ise, yüce Allah'ın yeni başlayan bir sözü olarak değerlendirmişlerdir. Bununla anlatılmak istenen ise, bir vadiye konaklayan bir kimsenin: Ben bu vadinin efendisine, onun kavminin sefihlerinin (beyinsizlerinin) şerrinden sığınırım, şeklinde söylediği ve sabah oluncaya kadar o kimsenin himayesine girmiş olarak geceyi geçirmesi şeklindeki uygulamaları kastedilmektedir. Bu açıklamayı el-Hasen, İbn Zeyd ve başkaları yapmıştır. Mukâtil dedi ki: Cinlere ilk sığınan kimseler Yemenlilerden bir kesim idi. Daha sonra Hanifeoğullarından bir kesim bu işi yaptı, sonra da bu, Araplar arasında yaygınlık kazandı. İslâm gelince Allah'a sığındılar ve cinlere sığınmayı terkettiler. Kerdem b. Ebi's-Sâib dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan ilk sözedildiği sıralarda, babam ile birlikte Medine'ye gittim. Gece olunca bir koyun çobanına gittim. Gece yarısında kurt gelerek koyunlardan bir kuzu alıp gitti. Çoban: Ey vadide bulunan kişi, ben senin himayendeyim, dedi. Bu sefer bir münadi: Ey kurt, onu serbest bırak, diye seslendi. Kuzu hızlıca koşarak geldi. Yüce Allah da Mekke'de iken Rasûlüne; "Bir gerçek de şu ki, insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazı kimselere sığınırlardı. Bununla da onların azgınlıklarını arttırırlardı" âyetini indirmişti. Yani cinler, insanların "azgınlıklarını" günahlarını ve hatalarını arttırmışlardı, Bu açıklamayı İbn Abbâs, Mücahid ve Katade yapmıştır. "Azgınlık" anlamı verilen:- " Günah ve haramları işlemek" anlamındadır. Bu şekilde olan bir kimseye; denilir. Yüce Allah'ın: "Onları bir horluk kaplayacaktır" (Yûnus, 10/27) âyetinde de bu kökten gelen lâfız kullanılmıştır. Şair el-A'şâ da şöyle demiştir: "Onu görmekten başkasının yok bana faydası, Aşık bir günah işlemeden hiç şifa bulur mu?" (Görüldüğü gibi şair burada bu lâfzı) günah anlamında kullanmıştır. Burada günahları arttırmanın cinlere izafe edilmesi, onların bu işe sebep olmalarından dolayıdır. Yine Mücahid şöyle demiştir: "Azgınlıklarını arttırırlardı" şu demektir: Yani insanlar, onlara sığınmak suretiyle, cinlerin azgınlıklarını arttırmışlardı. O kadar ki cinler: Biz insanların da, cinlerin de efendileri olduk, diyecek hale geldiler. Yine Katade, Ebû'l-Âl-iye, er-Rabi' ve İbn Zeyd şöyle demişlerdir: İnsanlar bu yolla cinlerden daha çok korkmaya ve çekinmeye başladılar. Said b. Cübeyr de bunu küfürlerini (arttırmak) diye açıklamıştır. Allah'a sığınmayarak, cinlere sığınmanın küfür ve şirk olduğu çok açık bir husustur. "Rical; adamlar, erkekler (mealde; kimseler)" lâfzının cinler hakkında kullanılmayacağı da söylenmiştir. Buna göre anlam şöyle olur: İnsanlardan birtakım kimseler, cinlerin şerlerinden yine insanlardan birtakım kimselere sığınırlardı. İnsanlardan olan kişi meselâ şöyle derdi: Ben bu vadinin cinlerinden, Huzeyfe b. Bedr'e sığınıyorum. |
﴾ 6 ﴿