11

"Gerçekten biz, kimimiz salih kimseleriz, kimimiz bundan aşağıdadır. Biz, çeşit çeşit yollara ayrılmışız.

"Gerçekten biz, kimimiz salih kimseleriz, kimimiz bundan aşağıdadır" buyrukları, cinlerin söyledikleri sözlerdendir. Yani onlar arkadaşlarını Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'a îman etmeye çağırdıklarında, birbirlerine bu sözleri söylediler ve: Bizler Kur'ân'ı dinlemeden önce, kimimiz salih kimselerdik, kimimiz kâfir idik, dediler.

"Kimimiz bundan aşağıdadır" âyetinin kimimiz salah itibariyle salihlerden daha aşağı mertebededir, anlamında olduğu da söylenmiştir. Bu lâfızların îman ve şirke yorumknmasındansa bu açıklama daha uygun görülmektedir.

"Biz, çeşit çeşit yollara" es-Süddî'nin açıklamasına göre fırkalara, ed-Dahhâk'a göre çeşitli dinlere, Katade'ye göre de birbirinden farklı mezheb ve görüşlere

"ayrılmışız." Şairin şu beyitinde de aynı kökten gelen lâfız kullanılmıştır:

"İnsanların fitne (ve karışıklık) zamanlarında hevâlan çeşitli fırkalara ayrıldığı vakit,

İtaatiyle hidâyete ileten, kabzeden ve bastedendir (O).”

Anlam şudur: Bütün cinler, kâfir değil idi. Bunların kimisi kâfir, kimisi salih mü’min kimseler, kimisi de salih olmayan mü’min kimseler olmak üzere farklı grublar halinde idiler.

el-Müseyyeb dedi ki: (Yani) biz müslüman, yahudi, hristiyan ve mecusî kimselerdik, demektir.

es-Süddî de yüce Allah'ın:

"Biz, çeşit çeşit yollara ayrılmışız" âyeti hakkında şunları söylemektedir: Cinler arasında da sizin gibi kaderiyye, mürcie, hariciler, rafıziler, şiiler ve Sünniler de vardır.

Bir kesim de şöyle demiştir: Bizler, Kur'ân'ı dinledikten sonra ayrı ayrı yollardayız. Kimimiz mü’mindir, kimimiz kâfirdir. Yani bizden kimileri salih, kimileri de salih olmakta ileriye gitmemiş, sade mü’minleriz.

Ancak birinci açıklama daha güzeldir. Çünkü cinler arasında Mûsa'ya ve Îsa'ya îman edenler de vardı. Yüce Allah, onlar hakkında bize haber vermiş ve onların:

"Biz Mûsa'dan sonra indirilmiş olup, kendinden öncekileri doğrulayan hakka ve dosdoğru yola ileten bir kitap dinledik" (el-Ahkaf, 46/30) dediklerini bildirmektedir. Bu, onlardan bir kesimin Tevrat'a îman etmiş olduklarını göstermektedir. Bu ifadeleri de onların îmana çağırdıkları kimselere yönelttikleri, bu çağrılarını daha ileriye götürmek için kullandıkları bir ifadedir. Aynı şekilde onların; biz şu andan itibaren kimimiz mü’min, kimimiz kâfir olmak üzere iki kısma ayrıldık, demiş olmalarının da bir faydası yoktur.

" Çeşit çeşit yollar" âyeti "tarikat'ın çoğulu olup, kişinin izlediği yol, demektir. Bizler çeşitli fırkalar halinde idik, anlamındadır, O topluluk farklı mezhebler üzeredir denilir.

"Çeşit çeşit" lâfzı da tıpkı

"yollar (tarâik)" anlamına yakındır ve bu onu te'kid etmektedir, tekili dir. Nitekim; Herbir yolun (ondan ayrılan) ayrı bir yolu vardır" denilir. Bunun aslı ise: Köseleden ince deri parçaları kesmek" tabirinden gelmektedir. Lebid, kardeşi Erbed'e söylediği mersiyesinde, şunları söylemektedir:

"Asil atların (alabildiğine koşturulduğundan ötürü) ince kesilmiş bir kösele parçasına döndüğü gecede

(Ne kadar ağlasada) göz hiçbir zaman arzusunu gerçekleştirecek noktaya erişmiş olamaz."

Bir başkası (ki bu da Lebîd'dir) da şöyle demektedir:

"Amr (oğullarının atları (hızlıca koşturulmaktan) ince kesilmiş bir kösele parçası gibi geri döndükleri günü

Ve Zeyd de üzerinde zırh ve miğfer yokken demiştim ki..."

"Kaf" harfi kesreli olarak; Tabaklanmamış deri parçasından kesilen ince bir parça"ya denilir, Deriden olsun, tahtadan olsun hiçbir kabı bulunmuyor" deyimi kullanılır.

11 ﴿