MÜDESSİR SÛRESİRahmân ve Rahîm Allah'ın İsmi ile Mekke'de İndiği icmâ ile kabul edilmiştir. Ellialtı âyettir. 1Ey örtünüp, bürünen, Bu âyetlere dair açıklamalarımızı altı başlık halinde sunacağız: "Ey örtünüp, bürünen" yani elbiselerine örtünüp, bürünmüş olan! Onları üstüne örtmüş ve uyumuş olan, demektir. "el-Müddessîr"in asli; olup, mütecanis oluşlarından dolayı "te" "dal" harfine idgam edilmiştir. Ubey bunu aslına uygun olarak idgamsız bir şekilde okumuştur. Mukzül dedi ki: Bu sûrenin büyük bir bölümü el-Velid b. el-Mucire hakkındadır. Sahih-i Müslim'de Cabir b. Abdullah'tan -ki Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ashabından olup, hadis naklettiği bir sırada- dedi ki: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), vahyin fetret döneminden sözcelerken konuşması esnasında şunları söyledi; "Ben yürümekte iken semadan bir ses duydum. Başımı kaldırdım. Hira'da bana gelmiş olan meleğin sema ile yer arasında bir kürsi üzerinde oturmakta olduğunu gördüm." Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Onun bu halinden korku ve dehşete kapıldım. Geri döndüm, beni örtüp sarınız, beni örtüp sarınız, dedim. Beni örttüler. Bunun üzerine yüce Allah: "Ey örtünüp, bürünen, kalk ve uyar ve yalnız Rabbini yücelt. Elbiseni temizle, pisliklerden uzak dur" âyetlerini indirdi, bir rivâyette de; "namaz farz olmadan önce" denilmektedir. Bunlar (pislikler) putlardır. (Peygamber devamla) buyurdu ki: "Sonra vahiy ardı arkasına gelmeye devam etti." Buhâri, 1, 5, III, 11K2. IV, 1K75, 1H76. \W*>: Müslim, I, 113: Tirmizî,, IİH; Müsned III, İ25, ili. (Bazılarındı az lâfzı farklarla) Bu hadisi Tirmizi de rivâyet etmiş olup, hasen, sahih bir hadistir demiştir. Tirmizî, V, 42H Müslim dedi ki: Ayrıca bize Züheyr b. Harb anlattı, dedi ki: Bize el-Velid b. Müslim anlattı, dedi ki: Bize el-Evzaî anlattı dedi ki: Ben Yahya'yı şöyle derken dinledim: Ebû Seleme'ye: Kur'ân'ın hangi bölümü daha önce inmiştir, diye sordum, o: "Ey örtünüp bürünen" dedi. Ben: Ya da "oku" (el-Alak. 96/1) dedim, o söyle dedi: Cabir b. Abdullah'a; Kur'ân'ın hangi âyetleri deha önce indi diye sordum, o; "Ey örtünüp, bürünen" diye cevab verdi. Ben ya da "oku" dedim, Cabir dedi ki: Ben size Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın anlattığını anlatıyorum. O şöyle buyurdu: "Hira'da bir ay kadar kaldım. Oradaki ibadetimi bitirince indim ve vadinin iç tarafından yürümeye koyuldum. Bana seslenildi, önüme, arkama, sağıma, soluma baktım, hiç kimseyi görmedim. Sonra yine bana seslenildi, tekrar baktım, fakat kimseyi göremedim. Sonra tekrar buna seslenilince başımı kaldırdım, baktım ki o -Cibril aleyhisselamı kastediyor- havada Arş'ın üzerinde duruveriyor. Şiddetli bir titreme tuttu beni. Hadice'ye gittim ve ona: Beni örtüp bürüyün, dedim. Onlarda üstümü örttüler, üzerime su döktüler. Yüce Allah da: "Ey örtünüp, bürünen kalk ve uyar ve yalnız Rabbini yücelt. Elbiseni temizle" âyetini indirdi. Müslim, 1, 144; Müsned, III, 306 Bu hadisi Buhârî de rivâyet etmiş olup, bu rivâyetinde şöyle demektedir: Hadice'nin yanına vardım. Ben ona; beni örtüp sarınız, üzerime de soğuk su dökünüz, dedim. Beni örtüp sardılar, üzerime soğuk su döktüler. Bunun üzerine: "Ey örtünüp, bürünen, kalk ve uyar ve yalnız Rabbini yücelt. Elbiseni temizle, pisliklerden uzak dur. (Yaptığını) çok görerek minnet etme" âyetlerini indirdi. Buhâri, IV, JB7-İ, 1K75 İbnu'l-Arabi dedi ki: Kimi müfessirlerin dediklerine göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Ukbe b. Rabia arasında bir şeyler geçmişti. Peygamber kederli bir şekilde evine dönmüştü. Huzursuz bir şekilde yatağına yattı. "Ey örtünüp, bürünen" âyeti indi. Ancak bu bâtıl bir nakildir. el-Kuşeyrî Ebû Nasr dedi ki: Denildiğine göre Mekke kâfirlerinin: Sen sihirbazsın, şeklindeki sözleri ona ulaşmıştı. Bundan dolayı oldukla kederlendi ve ateşi yükseldi, Elbiselerine sıkı sıkı büründü. Yüce Allah, kendisine: "Kalk ve uyar" diye emir verdi. Yani onların sözleri üzerinde düşünme, onlara risaleti tebliğ et. Şöyle de denilmiştir Ebû Leheb, Ebû Süfyan, el-Velid b. el-Muğire, en-Nadr b. el-Haris, Umeyye b. Halef, el-Âs b. Vail ve Mut'im b. Adiy bir araya gelerek şöyle dediler: Arapların çeşitli kafileleri hac günlerinde bir araya gelmiş bulunuyor. Onlar ise Muhammed hakkında soru sormaktadırlar. Siz ise ona dair farklı haberler vermektesiniz. Kiminiz mecnun, diğeri kâhin, bir başkası şairdir, diyor. Araplar ise bunların hepsinin tek bir kişide bir arada olmayacağını bilirler. O bakımdan siz Muhammed'e üzerinde ittifak edeceğiniz bir ismi veriniz. Araplar da onu o isimle adlandırsın. Aralarından bir kişi kalkıp; O bir şairdir dedi. el-Velid dedi ki: Ben İbnu'l-Abras'ın, Umeyye b. Ebi's-Salt'ın sözlerini (şiirlerini) dinledim, fakat Muhammed'in sözleri bunlardan birisinin sözüne benzemiyor. Bu sefer: O bir kâhindir, dediler. Yine şöyle dedi: Kâhin hazan doğru söyler, bazan yalan söyler. Halbuki Muhammed asla yalan söylemiş değildir. Bir başkası kalkarak: O bir delidir, dedi. el-Velid de şöyle dedi: Deli insanları boğar fakat Muhammed kimseyi boğmadı. Dalın sonra el-Velid evine gitti. Orada bulunanlar: el-Velid b. el-Muğire dininden döndü, dediler. Ebû Cehil onun yanına giderek: Sana ne oluyor, ey Abdi Şems'in babası. İşte Kureyşliler sana vermek üzere bir şeyler topluyor. Senin muhtaç olduğunu ve bunun için dininden döndüğünü kabul ediyor, el-Velîd dedi ki: Benim böyle bir şeye ihtiyacım yok, fakat ben Muhammed hakkında düşündüm ve sihirbaz ne yapar, diye sordum. Baba ile oğlunu, kardeş kardeşini, kadın ile kocasının arasını ayırır denildi. O bakımdan ben de: O bir sihirbazdır dedim. Bu söz insanlar arasında yayıldı ve: Muhammed bir sihirbazdır, diye bağırmaya başladılar. Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) evine üzüntü ile geri döndü ve bir kadife ile örtündü. "Ey örtünüp bürünen" âyeti indi. İkrime dedi ki: "Ey örtünüp, bürünen" ey peygamberlik ve bu yükün ağırlıklarına bürünmüş olan demektir. İbnu'l-Arabi dedi ki: Bu uzak bir mecazi anlamdır. Çünkü henüz ona nübüvvet verilmemişti. Bu (sûre) ikinci olarak nazil olmuş olmakla beraber, Kur'ân’ın ilk nazil olan sûresi olduğunu kabul edersek, zaten henüz nübüvvet verilmiş olamaz. 2- Peygambere "el-Müddessir (Örtünüp, Bürünen)" Diye Hitab Edilmesi: "Ey örtünüp, bürünen" âyeti ile kerîm olanın, haline uygun bir şekilde habibine nida etmesi ve vasfına göre ona hitab edip, kendisine "ey Muhammed" ve "ey filan" dememesi, hitapta bir lütuf ve bir inceliktir. Böylelikle daha önce el-Müzzemmil Sûresi'nde geçtiği gibi Rabbinden kendisine ince ve yumuşak bir şekilde hitab edildiği şuuruna varması istenmiştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın mescidde uyuduğu vakit Ali (radıyallahü anh)'a: "Kalk Ebû Turab" demesi de bunun gibidir. O sırada Ali (radıyallahü anh) Fatıma (radıyallahü anha)'a kızarak çıkmış (mescidde yatmış), ridası üzerinden düşmüş, vücuduna toprak isabet etmişti, Bunu Müslim rivâyet etmiştir. Buhârî, I, 69, V, 2291; Müslim, IV, 1874; Müsned, IV, 263 Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın Hendek gecesi Huzeyfe'ye: "Kalk ey uykucu!" diye hitab etmesi de buna benzer. Müslim, III, 1414; ibn Hibbân, Sahih, XVI, 67 Daha önceden geçmiş bulunmaktadır. |
﴾ 1 ﴿