4

Elbiseni temizle!

6- "Elbiseni Temizle!"

Yüce Allah'ın:

"Elbiseni temizle!" âyeti ile ilgili sekiz türlü açıklama yapılmıştır.

1- Elbiseden maksat, ameldir.

2- Kalptir,

3- Nefistir,

4- Cisim (beden)dir,

5- Aile halkıdır,

6- İnsanlardır,

7- Dindir,

8- İnsanın üzerine giydiği elbiselerdir.

Birinci görüşü benimseyenler şöyle demektedir: Âyet, amelini ıslah et, tevilindedir. Bu açıklamayı Mücahid ve İbn Zeyd yapmıştır. İbn Mansur da Ebû Rezîn'den şöyle dediğini rivâyet eder: Yüce Allah; ameline gelince, onu da ıslah et, demektedir. (Ebû Rezin devamla) dedi ki: Kişinin ameli eğer kötü ise: Filan elbisesi kötü bir kimsedir, derler. Eğer ameli güzel ise "filan kişinin elbisesi temizdir" derler. Buna yakın bir açıklama es-Süddî'den de rivâyet edilmiştir. Şairin şu beyiti de bu türdendir:

"Allah'ım, şüphesiz ki Cehm oğlu Âmir

Günahlarla kirlenmiş elbiseler içerisinde haccetmeye kalkıştı."

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan gelen şu rivâyet de bu kabildendir: O şöyle demiştir: "Kişi üzerlerinde iken öldüğü iki elbisesi ile halledilecektir." Aynı manada, az lafzî farkla Ebû Dâvûd, Ilı, 190; İbn Hibbân, Sahih, XVI, 307, 3flH; Hâkim, Müstedrek, I, 490; Beyhâki, es-Sunenu'l-Kübrâ, III, 5M; İbn Hibbân da hadisin akabinde aynı açıklamayı yapmaktadır. (Sakili, XVI, 30H). Farklı açıklamalar ve diğer hadislerle birlikte açıklamaları (telifi) için bk İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, X!T 3^3; İbn Abdi’l-Berr, et-Temkid, XIX. 14; el-Azîmâbadî, Avnu'l-Ma'bûd, VIII, 266 Bununla salih olan ve olmayan amelini kastetmektedir. Bu rivâyeti el-Mâverdî zikretmiştir.

İkinci görüşü kabut edenler şöyle demişlerdir: Âyetin yorumu; kalbini temiz tut, şeklindedir. Bu açıklamayı İbn Abbâs, Said b. Cubeyr yapmıştır. Buna delil de İmruu'l-Kays'ın şu sözleridir:

"Haydi elbiseni elbisemden sıyır da, o da sıyrılacak."

Kalbini kalbimden çıkart, demektir. el-Maverdî dedi ki: Bu kanaatte olanlar âyeti iki türlü tevil ederler. Birincisine göre anlamı şudur: Kalbini günahlardan ve masiyederden temiz tut. Bu açıklamayı İbn Abbâs ve Katade yapmıştır. İkincisi de şudur: Kalbini gadretmekten (sözünde durmamaktan) arındır. Yani sen kimseye gadretme, edersen elbisen kirlenir. Bu da İbn Abbâs'tan rivâyet edilmiştir. Bu hususta Gaylân b. Seleme es-Sakafî'nin şu beyitini delil göstermektedir;

Ben -Allah'a hamdolsun ki- ne günahkâr bir kimsenin elbisesini giyindim,

Ne de bir gadretmekten dolayı yüzümü peçeliyorum."

Üçüncü görüşü benimseyenler şöyle derler: Âyet; kendi nefsini temizle, yani günahlardan arındır tevilindedir. Araplar nefisten kinaye yoluyla "elbise" diye sözederler. İbn Abbâs şöyle demiştir: Amere'nin şu beyiti de bu kabildendir:

"Uzunca mızrağı elbiselerine sapladım,

Esasen soylu olan mızraklara haram değildir,

(Soyluluğu onu mızraklarla öldürülmekten kurtaramaz.)"

İmruu’l-Kays da şöyle demiştir:

"Haydi elbisemi elbisenden sıyır da o da sıyrılsın."

Yine (İmruu’l-Kays) şöyle demektedir:

"Avfoğullarının elbiseleri temiz ve paktır,

Yüzleri ise bembeyaz ve parlaktır."

Maksat Avfoğullarının kendileridir.

Dördüncü görüşü kabul edenler de şöyle demektedir: Âyet; bedenini temiz tut, te'vilindedir. Yani görünen masiyetlerden arındır. Cisimden (bedenden) kinaye yoluyla "elbise" diye sözkonusu etmeye dair Araplardan gelen örneklerden birisi de birtakım develerden söz ederken Leylâ'nın söylediği şu beyittir:

"Onu hafif elbiselerle (bedenlerle, cisimlerle) attılar; göremezsin şimdi,

Ürkütülmüş deve kuşlarından başka ona benzeyenleri."

Burada o, develere bindiler ve kendileri onları (binicileri olarak) attılar, demektir.

Beşinci görüşü kabul edenler şöyle der: Ayetin anlamı şudur; Sen aile halkına öğüt ver ve onları tedib etmek suretiyle günahlardan temizle! Araplar aile halkına elbise ve izar ismini verirler. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"Onlar sizin elbiseniz, siz de onlar için bir elbisesiniz." (el-Bakara, 2/187)

el-Maverdî dedi ki: Bu görüşü benimseyenler âyet-i kerimeyi iki şekilde tevil ederler. Birincisine göre; iffetli mü’min hanımları seçmek suretiyle eşlerini temizle, anlamındadır. İkincisi ise arkadan değil de önden; ay hali sırasında değil de temizlik halinde onlardan faydalanmak suretiyle (onları temizle)! demektir. Bu açıklamayı İbn Bahr nakletmiştir.

Altıncı görüşü benimseyenler şöyle derler: Âyet; sen ahlâkını temizle! diye yorumlanır. Bu açıklamayı el-Hasen ve el-Kurazî yapmıştır. Çünkü insanın ahlâkı elbisesinin kendisini örtmesi gibi, bütün hallerini örtüp kapsar. Şair de şöyle demiştir:

Bir zaman kötü ahlâk dolayısıyla kınanmaz

Esasen Yahya elbisesi temiz, hür bir kimsedir."

Maksat ahlakı güzel kimse olduğudur.

Yedinci görüsü benimseyenler şöyle derler: Âyet dinini temizle! anlamındadır. Buhârî ve Müslim'de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan şöyle buyurduğu nakledilmektedir: "Ve birtakım insanlar üzerinde elbiseler gördüm. Kimisinin elbiseleri memelerine kadar, kimisinin elbiseleri daha aşağıda idi. Ömer b. el-Hattâb'ı ise üzerinde yerde sürüklediği bir elbisesi olduğu halde gördüm." Ashab: Ey Allah'ın Rasûlü, bunu ne ile yorumladın? diye sordular. O: "Din" diye buyurdu. Buhârî, I, J7, III, 1349, VI, 2571, 2572, Müslim, IV, 1HŞ9; Tirmizî, IV, 539; Dârimî, II, 170; Müsned, III, 06, V, 373

İbn Vehb de Malik'ten şöyle dediğini rivâyet etmektedir; Namaz ve mescidin dışında bir yerde Kur'ân'ı okumak hoşuma gitmiyor, yolda da okumak hoşuma gitmez. Çünkü yüce Allah, şöyle buyurmuştur:

"Elbiseni temizle!"

Malik bununla şunu kastetmektedir Yüce Allah elbise ile dine bağlılığı kastetmiştir.

Abdullah b. Nâfi’, Ebû Bekr b. Abdu'l-Aziz b. Abdullah b. Ömer b. el-Hattâb'dan, o Malik b. Enes'ten yüce Allah'ın;

"Elbiseni temizle!" âyeti hakkında: Sen bu elbiseni bir ahde hainlik ile birlikte giyme anlamındadır, dediğini rivâyet etmektedir. Ebû Kebşe'nin şu beyiti de bu anlamdadır: Az önce müfessir tarafından bu beyit İmmu'l-Kays'a ait olduğuna işaret edilerek zikredilmişti. Doğrusu da budur.

"Avfoğullarının elbiseleri temiz ve paktır

Yüzleri ise bembeyaz ve parlaktır."

Şair elbiselerinin temizliği ile onların bayağı hallerden uzak olduklarını anlatmak İstemektedir. Yüzlerinin bembeyaz olması ile onların haramlardan uzak olduklarını ya da yaratılış itibariyle güzelliklerini yahutta her ikisini kastediyor. Bu açıklamayı da İbnu'l-Arabî yapmıştır.

Süfyan b. Uyeyne dedi ki: Yalan, zulüm, ahdinde durmamak ve günah işlemek gibi bir hal üzere elbiseni giyinme, demektir. Bu açıklamayı İkrime (de) yapmıştır. Şairin şu mısraı da bu anlamdadır:

"O günahlarla kirlenmiş elbiseler içinde haccetmeye kalkıştı."

Masiyetlerle kirlettiği bir elbise ile demektir. en-Nâbiğa da şöyle demektedir:

"Onlar ince ayakkabı giyen (hükümdarlar)dır ve iffetli kimselerdir

Sebâsib günü (paskalyadan önceki pazar günü) reyhanlarla selâmlanırlar."

Sekizinci görüşü kabul edenlere göre de âyet-i kerîme ile kasıt, giyilen elbiselerdir. Bunu da dört şekilde açıklamışlardır. Birinci açıklamaya göre; elbiseni kirlerden arındır, demektir. İmruu'l-Kays'ın:

"Avfoğullarının elbiseleri temizdir, paktır."

sözü de bu kabildendir.

İkincisi; elbiseni kısa tut ve yukarı doğru biraz çek! Çünkü elbiseyi kısa tutmakla onlar necasetten daha iyi korunmuş olurlar. Yer üzerinde sürüklenecek olduğu takdirde onları necasetlendirecek bir şeylerin isabet etmeyeceğinden emin olunamaz. Bu açıklamayı ez-Zeccâc ve Tâvûs yapmıştır.

Üçüncü açıklamaya göre

"elbiseni" su ile necasetten

"temizle" demektir. Bu açıklamayı Muhammed b. Şîrîn, İbn Zeyd ve fıtkihler yapmışlardır.

Dördüncü açıklamaya göre; sen haramdan temizlenmiş olmaları için ancak helâl kazancınla aldığın elbiselerini giy! İbn Abbâs'tan da şöyle dediği nakledilmiştir: Giydiğin elbise temiz olmayan bir kazançtan olmasın.

İbnu'l-Arabî -aktardığımız açıklamaların bir bölümünü zikrettikten sonra-şöyle demektedir: Âyet-i kerimenin maksadı umumi olduğundan ötürü hem hakikat, hem mecazi anlamlarına göre yorumlanması olmayacak bir şey değildir. Eğer biz bunu temiz ve bilinen elbiseler hakkında yorumlayacak olursak bu takdirde iki anlamı kapsar: Birincisi elbisenin eteklerinin (ve paçalarının) kısa tutulması demektir. Çünkü bunlar salıverilecek olursa kirlenirler. Bundan dolayı Ömer b. el-Hattâb (radıyallahü anh) elbiselerinin etekleri aşağıya sarkmış olarak gördüğü ensardan bir delikanlıya şöyle demiştir: Elbiseni yukarı doğru kaldır. Böylesi daha korumalı, daha temiz ve daha kalıcıdır. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) da şöyle buyurmuştur; "Mü’minin elbisesi bacaklarının ortasına kadardır. Burası ile topukları arasında onun için bir vebal yoktur. Fakat bundan daha aşağı olursa o vakit bu ateştedir." İbn Hibbân, Sahih, XII, 262, 263, 265; Nesefî, es-Sunenu'l-Kübrâ, V, 490, 491; İbn Mâce, II, 1183; Muvatta’, II, 914; Müsned, III. 5, 30, 97

Görüldüğü gibi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) giyilecek elbisenin uzanabileceği son nokta olarak topukları göstermekte, ondan daha aşağısına sarkacak olursa cehennem ateşi ile tehdit etmektedir. Eteklerini aşağı doğru salan, elbiselerini uzatan, sonra da bunları elleriyle yukarı doğru çekmek külfetine katlanan birtakım insanlara ne oluyor! Üstelik bu bir büyüklerime halidir ve kişiyi kendisini beğenmeye götürür. İşin kötü tarafı ise onlar böyle yapmakla asi oluyorlar. Elbiselerini kirletiyorlar ve kendilerini Allah'ın kendisine kimseyi ortak kılmadığı ve başkaları kendisine katmadığı kimseye kendilerini katıyorlar. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır: "Allah kibirlenerek elbisesini yukarı doğru çeken kimseye (radıyallahü anhhmet nazarıyla) bakmaz." Buhâri, V, 21K1; Müslim, III. 1651; Tirmizi, IV, 223; Muvatta’, II, 914; Müsned, 11, 12H; bir sonraki nota da hakiniz.

Sahih-i Buhârî'deki lâfzıyla da şöyledir: "Büyüklenerek elbisesini çeken bir kimseye kıyâmet gününde Allah (radıyallahü anhhmet nazarıyla) bakmayacaktır." Ebû Bekr dedi ki: Ey Allah'ın Rasûlü, benim elbisemin bir tarafı, özellikle dikkat göstermeyecek olursam bazan sarkabiliyor? Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Sen bu işi kibir dolayısıyla yapanlardan değilsin." Buhârî, III, 1J40; Ebû Dâvûd, IV, 56; Müsned, II, 62, 104, 136

Böylelikle Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu hususu genel olarak yasakladıktan sonra Ebû Bekir es-Sıddîkî istisna etmektedir.

Bu şekilde hareket eden aşağı durumdaki kimseler daha yüce mertebelerdeki kimseye kendilerini katmaya kalkışmaktadırlar. Halbuki onlar böyle bir şeyi beceremezler.

İkinci anlamı da: Elbiseyi necasetten yıkamaktır. Bu da âyetten açıkça anlaşılan bir anlamdır. Böyle bir anlamın çıkartılması da sahihtir.

el-Mehdevî dedi ki: Bazı ilim adamları bu âyeti elbisenin necasetten yana temiz olmasının vâcib olduğuna delil göstermişlerdir. İbn Sîrin ve İbn Zeyd şöyle demektedirler: Sen ancak tahir olan bir elbise ile namaz kıl. Şafii de bu âyeti elbisenin necasetten yana temiz (tâhir) olmasının vacib olduğuna delil göstermiştir. Malik ve Medinelilere göre bu bir farz değildir. Bedenin tahir olması da bu şekildedir. Buna ise t taharet alırken) yıkamaksızın sadece taş kullanarak temizlenmekle namaz kılmanın câiz oluşuna dair icmaın varlığı delil teşkil etmektedir Bu hususa dair yeterli açıklamalar daha önceden et-Tevbe Sûresi'nde (9/108. âyet, 10. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır.

4 ﴿