6Çok görerek minnet etme! Bu âyete dair açıklamalarımızı üç başlık halinde sunacağız; 1- Âyetin Anlamı ile İlgili Açıklamalar: "Çok görerek minnet etme" âyetinin anlamı ile ilgili onbir açıklama vardır: 1- Başkasından ötürü taşıdığı yükümlülükleri çok gören kimse gibi sen de yüklenmiş olduğun peygamberliğin ağırlıkları dolayısıyla Rabbine karşı minnet etme! 2- Daha iyisini elde etmek ümidiyle sakın herhangi bir bağışta bulunma! Bu açıklamayı İbn Abbâs, İkrime ve Katade yapmıştır. ed-Dahhak dedi ki: Allah bunu Rasûlüne haram kıldı. Çünkü o edeplerin en değerlisi, ahlâkın en üstünü ile emr olunmuştu. Ancak bunu ümmetine mubah kılmıştır. Mücahid de böyle demiştir. 3- Yine Mücahid'den şöyle dediği nakledilmiştir: Sakın hayırdan daha çok şeyler istemek noktasında zaafa düşme! Bu da "zayıf olan bir ip ve halat" hakkında kullanılan; (........) tabirinden alınmıştır. Bu anlamın delili de İbn Mes’ûd'un: Hayırdan daha fazlasını istemek hususunda zaafa düşme!" şeklindeki kıraatidir. 4- Yine Mücahid ve er-Rabî'den şöyle dedikleri nakledilmiştir: Daha çok hayır işlemek hususunda zaafa düşecek şekilde yaptığın iş gözünde büyümesin. Çünkü esasen bu da Allah’ın sana ihsan etmiş olduğu nimetlerdendir. İbn Keysân dedi ki: Sen amelini çok görerek, onu kendinden görecek hale gelme! Çünkü senin amelin Allah'ın sana bir minneti (lütfü)dur. Çünkü kendisine ibadet edesin diye bunu senin önünde yol olarak açan O'dur. 5- el-Hasen dedi ki: Sen amelinle Allah'a karşı minnet ederek onu çok görme! 6- Peygamberliğinle ve Kur'ân ile insanlara minnet ederek, onlardan bir ecir alıp böylelikle çok mal sahibi olma yoluna gitmeye kalkışma! 7- el-Kurazî dedi ki: Sen başkasına şirin gözükmek maksadıyla malını verme! 8- Zeyd b. Eslem dedi ki: Bir kimseye bir bağışta bulunacak olursan, Rabbin için onu ver. 9- Dua ettim de duam kabul olmadı, deme! 10- Bir itaatte bulunarak, onun sevabını isteme! Bunun yerine bunun mükâfatını bizzat Allah verinceye kadar sabret. 11- İnsanlara karşı riyakârlık olsun diye hayır işleme! 2- Bu Görüşlerin Değerlendirilmesi: Bütün bu görüşler her ne kadar bu âyetle kastedilenler ise de; bunların en kuvvetlisi İbn Abbâs'ın: Daha fazlasını almak maksadı ile bir mal vermeye kalkışma, şeklindeki açıklamasıdır. Nitekim: Filana şunu verdim" denilir. Yapılan bir bağışa, verilen bir şeye de; denilir. Bu âyetle sanki ona yaptığı bağışların, insanların ona karşılık ve mükâfat vermesini gözetlemek için değil de, sadece Allah için olmasını gözetmesini emretmiş gibidir. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) dünyalık toplayan birisi değildi, O bakımdan o şöyle demişti: "Allah'ın size fey' olarak verdiği mallardan benim ancak beşte birlik payım vardır. O beşte bir de size geri döner," İbn Hibbân, Sahih, XI, 193; Hâkim, Müstedrek, ili, 51, 714; Ebû Dâvûd, 111, 45; Nesâî, VII, 131; Muvatta’, II, 457; Müsned, II, 1S4, V, 316, 319. 326 Onun aile halkının nafakasından artan bir şey olursa, müslümanların menfaatlerine harcanırdı. Ondan dolayı o miras bırakmaz ve ondan miras alınmaz. Çünkü kendisi adına mal saklamak ve biriktirmek imkânına sahib değildi. Yüce Allah da kendisini dünyada herhangi bir şeye arzu duymaktan korumuştu. O bakımdan ona sadaka vermek haram, hediye alması mubah idi. Kendisi bundan dolayı hediye kabul eder ve hediyeye karşılık verirdi. O şöyle buyurmuştur: "Ben bir ayak için (ziyafete) dahi çağrılacak olursam, elbette bu çağrıyı kabul ederim ve eğer bana bir kol hediye edilecek olsa onu da kabul ederim." Müsned, 11, 424, 479. 4H1. İbnu'l-Arabî dedi ki: O bunu sünnet olarak kabul ediyordu; fakat şer'î bir hüküm olarak daha fazlasını almak için hediye vermiyordu. O daha fazlasını almak maksadı ile bir bağışta bulunmadığına göre; zenginlerin bu işten sakınmaları öncelikle sözkonusudur. Çünkü böyle bir iş zillet türlerinden bir türdür. Aynı şekilde âyet: Sen karşılığını bekleyerek bir bağışta bulunma, demektir diyenlerin görüşleri de bu türdendir. Çünkü beklemek tama' ile alakalı bir şeydir. Bu işten sakınmak gereği bakımından bu da onun kapsamına girer. Yüce Allah da şöyle buyurmuştur: "Onlardan bir kısmına bunlarla kendilerini imtihan edelim diye dünya hayatının süsü olarak verip, faydalandırdığımız şeylere gözlerini dikme! Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha kalıcıdır." (Ta-Ha, 20/131) Ancak bu, sair insanlar için caizdir. Çünkü bu, dünya hayatının metaındandır, bu yolla kazanmak ve malı daha fazla arttırmaktır. Yüce Allah, bu âyetle amelde bulunmayı kastetmiştir. Sen amelinle Allah'a minnet ederek onu çok görmeye kalkışma, diyenlerin açıklamaları da doğrudur. Çünkü Âdemoğlu kesintisiz olarak ömrü boyunca Allah'a itaat edecek olsa dahi, Allah'ın nimetlerine karşı kısmen bile şükretmiş olmaz. 3- Âyetin Kıraat Farklılıkları: “Minnet etme" âyetinde genel olarak iki "nun" açıkça okunmuştur. Ancak Ebû's-Semmal el-Adevî, Eşheb el-Ukavli ve el-Hasen "nun" harflerini idgam ile ve üstün olarak; diye okumuşlardır. “Çok görerek" lâfzı genel olarak merfû' okunmuştur. Hal manasınadır. Nitekim: Zeyd koşarak geldi" denilirken, bu (fiil) hal anlamında; denilmiş gibidir. Âyetin anlamı da şu olur: Sen ondan daha fazlasını onun yerine alacağını hesab ederek hiçbir şey verme! el-Hasen ise nehyin cevabı olarak cezm ile okumuşsa da bu kölü bir okuyuştur. Çünkü bu âyet burada (emrin) cevabı değildir. Bununla birlikte "minnet etme"den bedel olması da mümkündür. Çok görme!" buyurulmuş gibidir. Ebû Halim, bu okuyuşu kabul etmeyerek şöyle der: Çünkü "minnet etmek" herhangi bir şekilde "çok görmek" ile eş anlamlı değil ki, ondan bedel yapılabilsin. Kelimeyi hafifletmek maksadıyla; Pazu" (kelimesinin "dat" harfinin ötreli okunması gerektiği halde, sakin okunması) gibi sakin okumuş olma ihtimali yahutta vakıf halini göz önünde bulundurmuş olması da mümkündür. el-A'meg ve Yahya da nasb ile; diye okumuşlardır. Onlar bu şekilde "key lamı" var gibi kabul etmiş oluyorlar. Sanki: Daha çok istemek için minnet etme!" diye buyurmuş gibi olur. Bu şekildeki okuyuşlarının mahzuf; takdiri ile olduğu da söylenmiştir. Şairin şu mısraında olduğu gibi: "Ey savaşa katılmaktan beni alıkoyan kişi..." Bunu İbn Mes’ûd'un: Daha çok istemek için minnet etme" şeklindeki okuyuşu desteklemektedir. el-Kisat şöyle demiştir: Eğer: hazfedilirse (fiil) merfû' okunur ve anlam bir olur. "Minnet etmek" bazan kendisine nimet verilen kimseye verilen nimetleri saymak anlamında da kullanılır. Bu da bu husustaki ikinci görüşün kapsamı içerisindedir. Bunu da yüce Allah'ın: "Sadakalarınızı başa kakmakla ve eziyet etmekle boşa çıkarmayın" (el-Bakara, 2/264) âyeti desteklemektedir, Bu âyet-i kerimede kastedilenin bu olma ihtimali de vardır. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır,  | 
	
﴾ 6 ﴿