5Fakat insan önündekini yalanlamak ister. "Fakat insan önündekini yalanlamak ister." İbn Abbâs dedi ki: Yani kâfir, önündeki öldükten sonra dirilişi ve hesabı yalanlıyor, Abdurrahman b. Zeyd de böyle demiştir. Buna delil de yüce Allah'ın: "Kıyâmet de ne Zamanmış diye sorar" âyetidir. Yani inkâr ve yalanlamak üzere; bu ne zaman olacaktır, diye sorar. Çünkü o, içinde bulunduğu yalanlama hali dolayısıyla bunlara bir türlü inanmaz. Fakat geleceği adına günah İşler. Buradaki "fücur" lâfzının "yalanlamak" anlamına geldiğinin delili olan hususlardan birisi de el-Kutebî ve başkasının zikrettiği husustur. Bedevinin birisi Ömer b. el-Hattâb (radıyallahü anh)'a gelerek develerinin böğürlerinin yaralarından, bunların uyuz olduklarından şikayet etti ve kendisine yük taşımak üzere başka develer vermesini istedi ise de Ömer (radıyallahü anh) ona istediğini vermedi. Bunun üzerine bedevi arab şöyle dedi: "Hafs'ın babası Ömer Allah adına yemin etti Bunların böğürlerinde ve başka yerlerinde yarası olmadığına Allah'ım, eğer o fücur etmişse (yalan söylemişse) ona mağfiret buyur." Bununla eğer ona zikrettiğin hususta beni yalanlamışsa... demek istemiştir. Yine İbn Abbâs'tan, o masiyeti çarçabuk işler, fakat tevbeyi erteler, demektir. Bir hadisin bir bölümünde de: "O bir süre sonra tevbe edeceğim, der, fakat tevbe etmez. Bunun sonucunda o sözünde durmamış ve yalan söylemiş olur" denilmektedir. Mücahid, el-Hasen, İkrime, es-Süddi ve Said b. Cübeyr'in görüşü de budur. Kişi: Sonra tevbe edeceğim, sonra tevbe edeceğim der. Nihayet en kötü halinde iken ölüm gelir, onu bulur. ed-Dahhak dedi ki: Bu emeldir. Kişi yaşayacağım, dünyalık elde edeceğim der, fakat ölümü hatırlamaz. Bir diğer açıklamaya göre; o her zaman için masiyet işleyeceğini kararlaştırır. İsterse, çok az bir süre yaşayacak olsa dahi. Bu görüşlere göre ("önündeki" lâfzındaki) "he': zamiri insana aittir. "He"nin kıyâmet gününe ait olduğu da söylenmiştir. Anlam şöyle olur: Aksine insan kıyâmet gününün önünde (öncesinde) hakkı inkâr etmek ister, |
﴾ 5 ﴿