13

O günde İnsana önden yolladığı şeyler ile geriye bıraktığı şeyler haber verilir.

"O günde insana önden yolladığı şeyler ile geriye bıraktığı şeyler haber verilir." O gün Âdem oğluna iyi ya da günahkâr bir kimse olsun, iyi ya da kötü amel islemiş yahutta kendisinden sonra ona uygun iş yapılan iyi ya da kötü bir sünneti ardında bırakmış olsun... (bütün bunlar kendisine haber verilecektir.) Bu açıklamayı İbn Abbâs ve İbn Mes’ûd yapmıştır.

Mansurun rivâyetine göre de Mücahid şöyle demiştir: Ona amelinin başı daleyhisselâmonrası da haber verilir. en-Nehaî de böyle demiştir.

Yine İbn Abbâs şöyle demiştir: Yani önden gönderdiği masiyet ile geriye bıraktığı itaat ona haber verilir. Katade'nin görüşü de budur.

İbn Zeyd de şöyle demiştir: Mallarından kendisi için önden yolladıkları, mirasçıları İçin de geriye bıraktıkları demektir.

ed-Dahhak da şöyle demiştir: Önden gönderdiği farz ile geriye bıraktığı farzlar kendisine haber verilir.

el-Kuşeyrî dedi ki: Bu haber verme, kıyâmet gününde amellerin tartılacağı zaman olacaktır. Ölüm sırasında olması ihtimali de vardır.

Derim ki: Birincisi daha güçlü bir açıklamadır. Çünkü İbn Mace, Sünen'inde ez-Zührî yoluyla şu hadisi rivâyet etmektedir: Bana Ebû Abdullah el-Ağar'ın, Ebû Hüreyre'den haber verdiğine göre, Ebû Hüreyre dedi ki: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Ölümünden sonra mü’min kişiye amelinden ve hasenatından yetişen hususlardan birisi de öğrettiği ve yaydığı bir ilim. geriye bıraktığı salih bir evlat, miras bıraktığı bir mushaf yahut inşa ettiği bir mescid yahut yolcular için yaptığı bir bina yahut akıttığı bir ırmak yahut sağlıklı iken ve hayatta iken malından çıkarıp verdiği bir sadakadır. (Bütün bunlar) ölümünden sonra kendisine (sevaplarıyla) yetişirler." İbn Mâce, I, HH; İbn Huzeyme, Sahih, IV, 121

Bu hadîsi, Hafız Ebû Nuaym, bu manada Katade'nin, Enes b. Malik'ten rivâyeti olarak kaydetmiş bulunmaktadır, Enes dedi ki: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Yedi husus vardır ki; bunların mükâfatı kula ölümünden sonra ve o kabrinde olduğu halde onun için yazılır: Bir ilim öğreten, bir ırmak akıtan, bir kuyu kazan, bir miktar hurma ağacı diken, bir mescid inşa eden, bir mushaf miras bırakan yahut ölümünden sonra kendisine mağfiret dileyecek bir evlat bırakan." Beyhaki, Şuabu'l-lmân, III, 248; el-Münzirî, et-Terğib, I, 53; Heysemi, Mecmâ, I, 167

Hadisteki "ölümünden sonra ve o kabrinde olduğu halde" ifadesi bu işin ölüm esnasında olmayacağına, kabrinde iken bu hususa dair kendisine müjde verilmekle birlikte, bütün bunların amellerinin tartılacağı esnada ona haber verileceğine dair açık bir nastır. Ayrıca buna yüce Allah'ın:

"Yemin olsun onlar hem kendi yüklerini taşıyacaklar, hem de kendi yükleriyle birlikte başka yükleri de yükleneceklerdir" (el-Ankebut, 29/13) âyeti ile

"Bilgisizce saptırdıkları kimselerin yüklerinden bir kısmını da yükleneceklerdir" (en-Nahl, 16/25) âyeti bu hususa delil teşkil etmektedir. Bütün bunlar; ancak âhirette amellerin tartılmasından sonra olacaktır. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

Sahih'te de şöyle buyurulmaktadır: "Kim İslâm'da güzel bir yol açarsa onun mükâfatı ile ondan sonra onunla amel edenlerin mükâfatı ona verilir. Üstelik onlardan hiçbirisinin ecirlerinden de bir şey eksiltilmez. Kim de İslâm'da kötü bir yol açarsa, onun günahı ile ondan sonra onunla amel edenlerin günah) o kimseye yazılır. Üstelik onlardan herhangi birilerinin günahlarından da bir şey eksiltilmez. " Müslim, II, 705, IV, 2059: Dârimi. Sünen, I. 140, Hl;Nesâi, V, 76; İbn Mâce, 1, 74, 75; Müsned, IV. 357, 3îh, 361

13 ﴿