7Onlar, adakları yerine getirirler ve kötülüğü yaygın bir günden korkarlar. "Onlar, adakları yerine getirirler." Adakta bulundukları vakit onu yerine getirmemezlik etmezler. Ma'mer, Katade'den şöyle dediğini rivâyet etmektedir: Allah'ın kendilerine farz kılmış olduğu namaz, zekat, oruç, hat, umre ve diğer vacibleri (yerine getirirler). Mücahid ve İkrime de şöyle demişlerdir: Onlar adakta bulundukları vakit, yüce Allah'ın hakkım eksiksiz yerine getirirler. el-Ferrâ'' ve el-Cürcani şöyle demişlerdir: İfadede takdir edilmesi gereken lâfızlar vardır. Onlar dünyada iken adaklarını yerine getirirlerdi, demektir. Araplar: İdi" lâfzını kimi zaman fazladan getirirler, kimi zaman da (gelmesi gerektiği halde) hazf ederler. Adak(nezr)ın gerçek mahiyeti, mükellefin yaptığı bir şey türünden, kendisine vacib kıldığı şey demektir. Şöyle de tarif edilebilir: Nezr (adak) mükellefin eğer kendisi kendisine vacib kılmasa yapması gerekmeyecek olmakla birlikte, kendisine vacib kıldığı itaatlere denilir, el-Kelbi dedi ki: "Adakları yerine getirirler" yani onlar ahıtlerini tamamlarlar. Anlam aynıdır. Yüce Allah da şöyle buyurmuştur: "Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler." (el-Hac, 22/29) Hac için ihrama girmek suretiyle kendilerini yerine getirmekle yükümlü tuttukları ibadetlerinin amellerini yerine getirsinler, demektir. Bu da Katade'nin açıklamasını pekiştirmektedir. Kişinin Allah'ın emrine uymak gibi, imanı gereği yerine getirmeyi üstlenmiş olduğu hususlar da nezrin (adakın) kapsamına girer. Bu açıklamayı el-Kuşeyri yapmıştır. Eşheb, Malik'ten şöyle dediğini rivâyet etmiştir: "Onlar, adakları yerine getirirler." âyetinde kastedilen köle azad etmek, oruç tutmak ve namaz kılmak adaklarıdır. Ebû Bekr b. Abdu'l-Aziz'in ondan yaptığı rivâyete göre de Malik şöyle demiştir: "Onlar adakları yerine getirirler." âyetinde ki adaktan kasıt, yemindir. "Ve kötülüğü yaygın" yüksek, dehşetli ve çok yaygın olan "bir gün" olan kıyâmet günün "den korkarlar" sakınırlar, çekinirler. "Yaygın" kelimesi sözlükte uzayıp giden demektir. Araplar: "Şişenin ya da camın çatlağı uzayıp gitti" derler. Şair el-A'şâ da şöyle demiştir: "Ayrılığı dolayısıyla kalpte uzayıp giden bir çatlak Bırakmış olduğu halde ayrılıp gitti o." Yangın yayıldı" demektir, Tan yerinin ışığı etrafa yayıldı" demektir. Hassan da şöyle demektedir: "Lüeyoğullarının ileri gelenleri için. önem taşımadı (Nadiroğullarına ait) el-Buveyre'deki yaygın yangın." Katade şöyle derdi: Allah'a yemin olsun ki, o günün kötülüğü gökleri ve yeri dolduracak kadar yaygındır. Mukâtil dedi ki: O günün kötülüğü göklere yayılacak, o bakımdan gökler çatlayacak, yıldızlar etrafa dağılacak, melekler dehşete kapılacak. Yeryüzündeki dağlar savrulacak, sular yerin dibine çekilecek. |
﴾ 7 ﴿