20Nereye bakarsan, orada pek çok nimetler ve büyük bir saltanat görürsün. "Nereye bakarsan orada pek çok nimetler ve büyük bir saltanat görürsün" âyetinde gecen; “Nereye" mekan zarfıdır. Orada cennette demektir. Bu zarftaki amil ise "görürsün" lâfzının ihtiva ettiği manadır. Sen gözünle nereyi görecek olursan... demektir. el-Ferrâ' dedi ki: İfadede hazfedilmiş: vardır, Sen orada her nereye bakarsan..." demek olur. Yüce Allah'ın; "Yemin olsun aranızdakiler kopmuş ..." (el-En'âm, 6/94) âyetinin: Aranızdaki şeyler (bağlar)..." anlamında olmasına benzemektedir. ez-Zeccâc dedi ki: Burada: edatı el-Ferrâ''nın belirttiği üzere: mevsuldur. Ancak mevsulun düşürülüp, sılasının bırakılması câiz değildir. Fakat: Bakarsan" fiili mana itibariyle: Orada" lâfzına leaddi etmekte (geçişli) olup anlam şöyledir: Sen gözünle oraya bakacak olursan... "ora'dan kasıt ise cennettir. el-Ferrâ' bunu da zikretmiş bulunmaktadır. "en-Naim: Pek çok nimetler"; nimet olarak kendisinden yararlanılan diğer bütün şeyler; "büyük bir saltanat" ise, meleklerin onların huzuruna girmek için izin istemeleridir. Bu açıklamayı es-Süddi ve başkaları yapmıştır. el-Kelbî de şöyle demiştir: Bu, Allah tarafından bir elçinin gelerek giyecek, yiyecek ve içkiler ile türlü hediyeleri konağında, Allah'ın dostuna getirmesi, huzuruna girmek için ondan izin istemesidir. İşte büyük saltanat (el-mulku’l-azim) budur. Mukalil b. Süleyman da böyle açıklamıştır. Büyük saltanatın cennetliklerden herbirisinin arka arkaya yetmiş tane teşrifatçısının olmasıdır. Allah'ın dostu lezzet ve sevinç içerisinde iken. Allah nezdinden gelen bir melek, huzuruna girmek için izin isteyecektir. Bu melek, âlemlerin Rabbi yüce Allah tarafından gönderilmiş bir mektub, bir hediye ve bir bağış ile gelecektir. Bunların hiçbirisini daha önce Allah'ın dostu cennette görmüş olmayacaktır. En dışarıdaki teşrifatçıya: Allah'ın dostunun huzuruna girmek için izin istiyorum. Benim yanımda âlemlerin Rabbinden getirdiğim bir mektub ve bir hediye vardır, diyecektir. Bu teşrifatçı kendisinden sonraki teşrifatçıya: Bu, âlemlerin Rabbinin elçisidir. beraberinde bir mektub ve bir hediye bulunmaktadır. Allah'ın dostunun huzuruna çıkmak için izin istiyor, diyecektir. O da aynı şekilde Allah'ın dostunun hemen yamadaki teşrifatçıya ulaşıncaya kadar böylece izin isteyecek. Ona: Ey Allah'ın dostu diyecek işte âlemlerin Rabbinin elçisi senin huzuruna girmek için izin istiyor. Beraberinde de âlemlerin Rabbinden getirdiği bir mektub ve bir hediye vardır. Ona izin veriliyor mu? Allah'ın dostu; Evet ona izin verin, diyecek, O teşrifatçı kendisinden sonrakine: Evet ona izin verin diyecek, o da diğerine aynı şeyi söyleyecek ve en baştaki teşrifatçıya ulaşıncaya kadar bu böyle gidecek, en dıştaki teşrifatçı meleğe; Evet ey melek sana izin verdi diyecek, huzuruna girip selam verecek ve sana es-Selam (olan Allah)'ın selamını getirdim. Bu âlemlerin Rabbinin sana gönderdiği hediyesi, bu da O'nun mektubudur, diyecek. Mektubun üzerinde: "Asla ölmeyen haydan, vaktiyle olmuş olan hayya" diye yazılı olduğu görülecektir. Mektubu açınca şunları görecek: 'Kuluma ve dostuma selam, rahmetim ve bereketlerim olsun. Ey dostum Rabbini görmek için arzu duyacağın zaman gelmedi mi?" Duyacağı şevk onu alelacele harekete geçirecek, buraka binecek, burak gaybleri bilenin ziyaretine şevk ile onu alıp uçuracak. Rabbi ona hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir insanın kalbinden geçirmediği şeyleri verecek. Süfyan es-Sevri dedi ki: Bize ulaştığına göre "büyük saltanat" meleklerin onlara selam vermesidir. Bunun delili de yüce Allah'ın şu âyetleridir: "Melekler de her kapıdan onların yanına girip sabrettiğiniz şeylere karşılık selam sizlere; Yurdun ne güzel sonucudur bu (derler)!" (er-Ra'd, 13/23-24) Büyük saltanat (mülk)ün herhangi bir hükümdarın başının üzerinde olduğu gibi başlarının üzerindeki taçlar olduğu da söylenmiştir. Tirmizi el-Hakim şöyle demektedir: Bundan maksat istediklerinin gerçekleşmesi anlamındaki ı:mülkü't-tekvin"dir. Bir şey istediler mi ona: ol diyeceklerdir. Ebû Bekr el-Verrak şöyle demiştir: Bu, arkasında yok olmanın gelmeyeceği bir mülktür. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan gelen haberde de şöyle denilmektedir: "Büyük mülk (saltanat) şudur: Makam itibariyle onların en alt mertebede olanları mülküne bakar ve onun ikibin yıllık bir mesafe olduğunu görür. En yakın tarafını gördüğü gibi en uzak tarafını da görür." (Peygamber devamla) buyurdu ki: "Onların makam itibariyle en üstünleri ise günde iki defa Rabbinin yüzüne bakacaktır." Hâkim, Müstedrek, II. 553, Müsned, II, 13 Bunca nimetleri veren Allah'ın şanı ne yücedir. |
﴾ 20 ﴿