MÜRSELÂT SÛRESİ

Rahmân ve Rahîm Allah'ın İsmi ile

el-Hasen, İkrime, Atâ ve Câbir'in görüşüne göre Mekke'de inmiştir. İbn Abbâs ve Katade ise bundan bir âyet müstesnadır, demişlerdir. Sözkonusu bu âyet-i kerîme de:

"Onlara: 'Rükû edin' denildiği zaman rükû etmezler." (48, âyet) âyetidir. Bu âyet Medine'de inmiştir.

İbn Mes’ûd dedi ki: "Yemin olsun ardarda gönderilenlere" sûresi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'a cin gecesi, biz onunla birlikte yol alırken nazil olmuştur. Bizler Mina'da bir mağaraya sığındığımız bir sırada nazil oldu. Biz bu sûreyi ondan öğrenmekte iken ve henüz ağzı onunla yaş olup, kuramamış iken bir yılan ortaya atıldı. Biz de onu öldürmek üzere üzerine atıldık, çekip gitti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "O sizin vereceğiniz kötülükten korunduğu gibi siz de onun kötülüğünden korundunuz" diye buyurdu Buhârî, II. 650, III, 1205, IV, 1H79, 1S80; Müsned, 1, 377, 427, 42H.

İbn Abbâs'ın azatlısı Kureyb'den dedi ki: Ben: "Yemin olsun ardarda gönderilenlere" sûresini okudum. el-Abbas'ın hanımı Ummu’l-Fadl benim sesimi duydu, ağlayarak dedi ki: Allah'a yemin olsun ki yavrucuğum sen bu sûreyi okumakla bana şunu hatırlattın. Bu sûre, Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın akşam namazında okuduğunu duyduğum son sûredir.

Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sûre elli âyet-i kerimedir.

1

Yemin olsun ardarda gönderilenlere,

"Yemin olsun ardarda gönderilenlere" âyetindeki

"gönderilenler", müfessirlerin Cumhûruna göre, rüzgarlardır. Mesrûk'un, Abdullah (b. Mesud)’dan rivâyetine göre, o şöyle demiştir; Bunlar yüce Allah'ın emir ve nehyi ile ha!te vahiylerinden olan maruf (güzel ve iyi) hususlarla gönderilmiş meleklerdir. Ebû Hüreyre, Mukâtil , Ebû Salih ve el-Kelbî'nin görüşü de budur.

Bunlar "lâ ilahe illallah" ile gönderilmiş peygamberlerdir, diye de açıklanmıştır. Bunu da İbn Abbâs söylemiştir.

Ebû Salih dedi ki: Bunlar kendileri vasıtası ile tanınacakları mucizelerle gönderilmiş rasûllerdir.

İbn Abbâs ve İbn Mes’ûd'dan: Bunlar rüzgarlardır, dedikleri nakledilmiştir. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"Biz rüzgarları... gönderdik." (el-Hicr, 15/22);

"Rüzgarları gönderen O'dur." (el-Ârâf, 7/57)

“Ardarda"; atın yelesi gibi biri diğerinin arkasından gelen demektir. Araplar, insanların bir kimseye çokça yönelmeleri halini anlatmak üzere: İnsanlar filan kimseye ardarda yöneldiler" derler. Bu lâfzın nasbedilmesi

"gönderilenler"den hal olması itibariyledir. Ardı arkasına gönderilen rüzgarlara yemin olsun demektir. Ardarda gelmek (gelin)" anlamında mastar olması da mümkün olduğu gibi; harf-i cer takdiri ile nasbedilmesi de mümkündür. Sanki; Yemin olsun ardarda gönderilenlere" denilmiş gibidir.

Maksat; melekler yahut hem melekler, hem rasûllerdir.

"Gönderilenler" ile bulutların kastedilmesi ihtimali de vardır. Çünkü bulutlarda hem bir nimet, hem de bir azâb vardır. Bu gibi bulutlar da içlerinde nelerin gönderildiğini ve kimlere gönderildiklerini bilerek gönderilirler.

Sözü edilenlerin, yasaklar ve öğütler olduğu da söylenmiştir. Bu tevile göre

"ardarda" lâfzı tıpkı atın yelesi gibi ardı arkasına gelen demek olur. Bu açıklamayı İbn Mes’ûd yapmıştır.

"Akanlar" anlamına geldiği de söylenmiştir. Bu açıklamayı el-Hasen yapmış olup, kalblerde akanlar... demek olur.

Akıllarda bilinenler, diye de açıklanmıştır.

1 ﴿