6

Gerek bir mazeret, gerekse bir uyarı olmak üzere ki:

"Gerek bir mazeret, gerekse bir uyarı olmak üzere," Yani melekler, vahyi Allah tarafından bir mazeret kalmasın diye ya da azabından kullarım uyarıp korkutmak üzere, bırakırlar. Bu açıklamayı el-Ferrâ' yapmıştır.

Ebû Salih'ten de şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Bununla resulleri kastetmektedir. Onlar (kulların ileri sürebilecekleri) bir mazeret bırakmazlar ve uyarırlar.

Said'in Katade'den rivâyetine göre Bir mazeret olmak üzere" (diye okumuş ve ) şöyle demiştir: Yüce Allah'ın kullarına mazeret bırakmamak ve mü’minlere uyarı olmak üzere bırakılmıştır. Onlar, bununla faydalanırlar ve gereklerini yerine getirirler.

ed-Dahhak'ın İbn Abbâs’tan rivâyetine göre

"gerek bir mazeret... olmak üzere" âyeti ile kastedilen, yüce Allah'ın gerçek dostlarına bıraktığı mazeretlerdir, bu da tevbedir.

"Gerekse bir uyarı" düşmanlarını uyardığı bir uyarı "olmak üzere" demektir.

Ebû Amr, Hamza, el-Kisai ve Hafs: Gerekse bir uyarı olmak üzere" âyetindeki "zel" harfini sakın okumuşlardır. Bütün yedi kıraat İmâmları da: Gerek bir mazeret"in "zel" harfini sakin okumuşlardır. Ancak el-Cu'fi ile el-A'şa'nın Ebû Bekir'den, onun Âsım'dan rivâyeti bundan müstesnadır ki o, "zel" harfini ötreli okumuştur. Bu şekildeki kıraat, İbn Abbâs, el-Hasen ve başkalarından da rivâyet edilmiştir. İbrahim el-Teymi ve Kainde ise; Bir mazeret ve bir uyan olmak üzere' şeklinde "atıf vav"ı ile okumuş olup, "vav"dan önce "elif" olmaksızın (yani ve suretinde) okumuşlardır.

Bu iki kelime mef'ûlün leh olmak üzere nasbedilmişlerdir, Mazeret ve uyarı olsun diye... demektir. Mef'ûlün bih olarak nasbedildikleri söylendiği gibi; Zikr'" lâfzından bedel olduğu da söylenmiştir. Yani bir mazeret yahut bir uyarı getirip bırakanlara ... demek olur.

Ebû Ali dedi ki:

"Mazeret" ile

"uyarı" lâfızlarının: şeklinde "zel" harfleri ötrelî olarak: Mazur kılan, gören" ve "Uyaran'ın çoğulu olması da mümkündür.

Yüce Allah'ın:

"İşte bu da önceki uyarıp korkutanlardan bir uyarıp korkutandır." (en-Necm, 53/56) âyetine benzemektedir. Bu durumda "bırakanlar" lâfzından hal olarak nasbedilmiş olur. Yani bunlar, mazeret ve uyarmak hallerinde zikri bırakırlar. Yahutta "zikri" âyetinin mef'ûlü de olabilir. "Getirip bırakanlar bir mazeret ya da bir uyarı olmak üzere" öğüt getirirler demek olur.

Müberred dedi ki: Burada iki lafızda "zel" harfleri ütreli olup çoğuldurlar, bunların tekilleri ise; ile dır.

6 ﴿