14Ansızın hepsi toprağın üzerinde, dipdiri çıkıverirler. "Ansızın hepsi" bütün yaratıklar "toprağın" daha önce içinde oldukları halde yerin "üzerinde dipdiri çıkıverirler." el-Ferrâ'' dedi ki: Ona bu ismin (sâhire)nin veriliş sebebi, canlı varlıkların uyumalarının ve uykusuz kalmalarının orada olduğundan dolayıdır. Araplar geniş düzlüğü ve yeryüzünü "sâhire" diye; Uykusuz kalınma özelliğine sahib" anlamında kullanırlar. Çünkü orada, ondan korkularak uykusuz kalınır. Böylelikle sahib olduğu bir niteliği ile onu nitelendirmiş olmaktadırlar. İbn Abbâs ve diğer müfessirler, Ümeyye b. Ebi's-Salt'ın su beyitini delil göstermişlerdir: "Orada uykusuz kalman (varlığın) eti ve bir de deniz vardır Onların ağızlarını açıp söyledikleri herşey onlara ebediyyen verilecektir." Bir başka şair de Zû kâr gününde atına şöyle seslenmiştir; "Ey Mehâc ilerle! Nihayet onlar güzel ok atıcılarıdır Sakın yerinden kopmuş bir ayak, seni korkuya düşürmesin. Senin sonunda varacağın, geniş bir düzlüğün toprağıdır, Ondan sonra ise gelecek olan'da ölümdür. Ve sen çürümüş kemikler haline geldikten sonra." es-Sıhâh'u şöyle denilmektedir: Denildi ki: Yerin gölgesi" demektir. Bu da yerin yüzü anlamındadır. Yüce Allah'ın: "Ansızın hepsi, toprağın üzerinde dipdiri çıkıverirler" âyeti da bu kabildendir. Ebû Kebir el-Hüzelî dedi ki: "Onlar öyle bir yer düzlüğüne dönerler ki; sanki onun henüz yeni bitmiş bitkileri de Oldukça olgunlaşmış bitkileri de tıpkı karanlık gecenin karanlığı gibidir." 'in "tutulduğu zaman ayın içine girdiği kılıfı andıran bir şey" olduğu da söylenmiş ve Umeyye b. Ebi's-Salt'ın da şu mısraını zikretmişlerdir: "Kimi zaman kınına sokulan, kimi zaman çekilen bir ay ve tutulduğu zaman içine girdiği kılıf..." Bir başka şairin bir kadını nitelendiren şu beyitini de zikrederler: "Sanki o bulmaya çalışanın yanındaki bir altın ve gümüş damarıdır, Yahutta tutulması esnasında içinde bulunduğu kılıftan çıkan bir ay parçası gibidir." in "beyaz bitkisiz yer" olduğu da söylenmiştir. ed-Dahhak, İbn Abbâs'tan şöyle dediğini rivâyet etmektedir: O, üzerinde Allah'a asla isyan edilmemiş ve o sırada yaratacağı gümüşten bir yerdir. Bir diğer açıklamaya göre, yüce Allah'ın, kiyamet gününde, yeniden yaratacağı bir yerdir. Bunun yedinci arzın ismi olduğu da söylenmiştir. Kıyâmet gününde, yüce Allah, onu getirecek ve yaratıkları onun üzerinde hesaba çekecektir. Bu da yerin bir başka yere dönüştürüleceği zamandır, es-Sevrî dedi ki: Bu Şam topraklarının adıdır. Vehb b. Münebbih: Beytu'l-Makdis'in dağıdır, demiştir. Osman b. Ebi'l-Âtike de şöyle demiştir: Bu Şam'da muayyen olan bir yerin mekân adıdır. Bu da Erîha dağı ile Hassan dağı arasındaki düzlük kayalıktır ki; Allah bunu dilediği şekilde uzatacaktır. Katade dedi ki: Bu cehennemin adıdır. Yani bu kâfirler ansızın kendilerini cehennemin içerisinde bulacaklardır. Ona bu ismin veriliş sebebi, onların o vakit, onun üzerinde uyumayacaklarından dolayıdır. Bunun, cehennemin kıyısındaki dümdüz alan, anlamında olduğu da söylenmiştir. Yani onlar, kıyâmet arzında durdurulacaklar ve işte o vakit uykusuzluk sürüp gidecektir. Dümdüz, beyaz yer, arz anlamında olduğu da söylenmiştir. Ona bu ismin veriliş sebebi, serabın böyle bir yerde akıp gitmesinden dolayıdır. Bu da akan pınar anlamına gelen: tabirlerinden alınmıştır. Bunun zıttı: Uyuyan ..." denilir. el-Eş'as b. Kays dedi ki: "Ve dümdüz bir yer ki; ben oraya yüzümü örtmüş geldiğim, Serabın da dört bir yanını bürüdüğü bir yer." Yahut, böyle bir yerden yürüyen kimse, ölür gider, korkusu ile uyumadığından dolayı (böyle bir yere) bu isim verilmiş de olabilir. |
﴾ 14 ﴿