6

Denizler ateşlendîrildiği zaman,

"Denizler ateşlendirildiği zaman." Su ile doldurulduğu zaman demektir. Çünkü Araplar: Havuzu doldurdum, dolduruyorum" tabirini su ile doldurduktan vakit kullanırlar. Böyle olan havuza: denilir. Sözlükte; ile Dolu, dopdolu olan" demektir. er-Rabi b. Haysem'in rivâyet ettiğine göre de: Dolup, taştı" demektir. el-Kelbi, Mukâtil , el-Hasen ve ed-Dahhak da böyle açıklamışlardır. İbn Ebi Zemnin dedi ki: 'in gerçek anlamı "doldu, biri diğerine laştı ve tek bir şey (su) haline geldi" demektir. el-Hasen'in açıklamasının anlamı da budur. Yani denizler birbirlerine akıtılarak tek bir deniz haline gelecektir.

el-Kuşeyri dedi ki: Bu da yüce Allah'ın;

"Ama aralarında bir engel vardır, biri diğerine karışmaz." (er-Rahmân, 55/20) âyetinde sözünü ettiği engeli kaldırması ile olur. Sözü edilen bu engel kaldırılacak olursa, denizlerin sulan kaynayıp, coşar ve bütün yeryüzünü örter. Bütün denizler de tek bir deniz haline gelir.

Bir diğer açıklamaya göre; hepsi de cehennem ehli için sözkonusu olan Hamim denilen kaynar sudan, tek bir deniz haline gelir.

Yine el-Hasen'den, Katade ve İbn Hayyan'dan şöyle dedikleri rivâyet edilmiştir: Denizler kuruyacak, onların sularından tek bir damla dahi kalmayacaktır. el-Kuşeyri dedi ki: Bu (anlam): Tandırı kızdırdım, kızdırıyorum" ifadesinden alınmadır, İşte denizin üzerine bu şekilde alevler musallat edilecek olursa, ondaki nemlilik kurur (denizler buharlaşır) ve işte o vakit, dağlar da yürütülür, denizler ve dağların hepsi tek bir yaygı haline dönüşür. Bu da denizlerin yerlerinin, dağlar ile doldurulması ile gerçekleşecektir.

en-Nehhâs dedi ki: Bu husustaki görüşler birbiriyle uyumlu da olabilir. Bu durumda suyun kuruması, denizlerin birinin diğerine taşmasından sonra olur, o vakit de denizler ateşe dönüştürülür.

Derim ki: İşte o vakit el-Kuşeyri'nin belirttiği gibi dağlar da yürütülür. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

İbn Zeyd, Şemir, Atiyye, Süfyan, Vehb, Ubey, Ali b. Ebî Tâlib ve ed-Dahhak'ın kendisinden yaptığı rivâyete göre İbn Abbâs da şöyle demiştir: Denizler alevle tutuşturulmuş ve ateşe döndürülmüş olacaktır.

İbn Abbâs dedi ki: Yüce Allah güneşi, ay'ı ve yıldızlan denize atar, sonra onun üzerinden bir batı rüzgarı estirir ve ateş oluncaya kadar onu üfler. Kimi hadiste de böyle denilmiştir: "Yüce Allah'ın emri ile güneş, ay ve yıldızlar denizde darmadağın olurlar. Sonra yüce Allah, batı rüzgarını gönderir de orayı ateş yakar. İşte yüce Allah'ın kâfirleri kendisi ile azaplandıracağı büyük ateşi budur." Suyun. ed-Durru'l-Mensûr, VIII, 426.

el-Kuşeyri dedi ki: İbn Abbâsın

"ateşlendirildiği zaman" âyetini alevle yakıldığı zaman, diye tefsir etmesi hakkında şöyle denilmiştir: Cehennemin denizlerin dibinde olma ihtimali vardır. O bakımdan dünyanın ayakta durması için şu anda ateşlendirilmemiştir. Dünyanın sonu geldiği vakit ateşlendirilecektir. Hepsi ateş ulacak ve cehennemlikleri Allah o ateşe girdireçektir. Denizin altında bir ateşin bulunma ihtimali de vardır. Daha sonra yüce Allah, denizin tümünü alevlendirecek ve ateşe dönüşecektir. Haberde rivâyet edildiğine göre, deniz, ateş içinde ateştir.

Muaviye b. Said dedi ki: Rum denizi yeryüzünün ortasıdır. Onun altında bakır ile kapatılmış, kıyâmet gününde ateş olarak yakılacak kuyular vardır.

Bir başka açıklamaya göre güneş, denizde olacak ve deniz de güneşin hararetiyle ateş olacaktır.

Diğer taraftan bütün bu âyetlerde sözü edilen hususların kıyâmet gününden önce dünyada gerçekleşmesi ve bunların kıyâmet alâmetlerinden olması imkânı olduğu gibi, kıyâmet günü gerçekleştikten sonra kıyâmet gününde bu alâmetlerin gerçekleşecek olması ihtimali de vardır.

Derim ki: Abdullah b. Amr'dan rivâyet olunduğuna göre; o cehennemin tabağı olduğundan deniz suyu ile abdest almazmış.

Ubey b. Kâb da dedi ki: Kıyâmet gününden önce, altı tane alamet gerçekleşecektir. İnsanlar çarşı pazarlarında bulunuyor iken güneşin ışığı gidecek, yıldızlar görünecek, insanlar bundan dolayı hayrete ve dehşete düşecekler. Onlar bu hallerinde bakınıp duruyorlarken yıldızlar etrafa sağıp savrulacak ve dökülecektir. Bu halde iken ansızın dağlar yerin üzerine düşüverecek, sarsılacak, çalkanacak ve yanacaklar, saçıp savrulan bir toz haline gelecekler. Korku ve dehşetle insanlar cinlere, cinler insanlara koşacaklar. Hayvanlar, yırtıcı hayvanlar, haşerat ve kuşlar birbirine karışacaklar. Biri diğeri içerisine dalga dalga girecek. İşte yüce Allah'ın:

"Vahşi hayvanlar bir araya toplandığı zaman" âyeti bunu anlatmaktadır. Sonra cinler, insanlara biz size buna dair haberi getireceğiz diyecekler, denizlere varacaklar. Denizlerin alevli bir ateş haline geldiğini görecekler. Onlar bu halde iken en alttaki yedinci arza kadar ve oradan en yukarıdaki yedinci semaya kadar yer tek bir yarılma ile yarılacak. Onlar bu halde iken üzerlerine bir rüzgar gelip, onları öldürecek.

"Ateşlendirîldîği zaman" lâfzının, kan gibi oluncaya kadar suyunun kızaracağı anlamına geldiği de söylenmiştir. Bu da; Kırmızı bir göz': tabirlerinden alınmıştır.

İbn Kesîr, bu kelimeyi şeddesiz olarak: diye okumuştur. Ebû Amr da böyle okumuştur. Bu okuyuş yerin halini haber vermekte ve bunun bir defa olacağını belirtmektedir. Diğerleri ise ("cim" harfini) şeddeli okumuşlardır. Bu da onun bu halinin ardı arkasına defalarca tekrarlanacağına işaret etmektedir.

6 ﴿