6

O günde insanlar âlemlerin Rabbi huzurunda duracaklardır.

"O günde İnsanlar âlemlerin Rabbi huzurunda duracaklardır" âyetine dair açıklamalarımızı dön başlık halinde sunacağız:

1- Âlemlerin Rabbinin Huzuruna Kalkılacak Gün:

“O günde" âyetinde, amel eden hazfedilmiş bir fiildir. Buna da

"diriltileceklerini" lâfzı delil teşkil etmektedir. Yani onlar

"insanların âlemlerin Rabbinin huzurunda duracaktan günde" diriltileceklerdir. Bununla birlikte

"o büyük gün için" âyetindeki

"gün" lâfzından bedel olması da mümkündür -ki burada (fiile muzaf olduğunda nasb üzere) mebnidir- Cer konumunda olduğu da söylenmiştir. Çünkü mütemekkin olmayana (yani i'rabı lâfzı değil, takdiri olana) izafe edilmiştir. Zarf olarak nasb olduğu da söylenmiştir ki: anlamında olur. Filan kişinin çıkacağı güne kadar ikamet et" deyip, "gün" lâfzı nasbedilerek söylenebilir. Eğer bunu, isme izafe edecek olurlarsa, o vakit bunu cer ile telaffuz eder ve şöyle derler: Filanın çıkış gününe kadar ikamet et."

İfadede takdim ve tehir olduğu ve ifadenin takdirinin: şüphesiz ki onlar, insanların âlemlerin Rabbi huzurunda kalkacakları bir gün olan, o büyük bir günde difiltileceklerdir" şeklindedir.

2- Eksik Ölçüp Tartanların Dikkat Etmeleri Gereken Husus:

Abdu'l-Melik b. Mervan'dan rivâyet edildiğine göre, bir bedevi ona şöyle demiş: Sen yüce Allah'ın eksik ölçüp tartanlar hakkında neler söylediklerini işitmiş bulunuyorsun, demek istemiştir. O bu sözleriyle, eksik ölçüp tartanlara, duyduğun o büyük tehdit yapılmış bulunmaktadır. Sense müslümanların mallarını ölçmeksizin ve tartmaksızın alıp durmaktasın. Ya kendin hakkında (ne ile karşılaşacağını) zan ediyorsun?

Bu şekildeki bir reddedici (inkari) ifade ve hayret edici üslub "zan" lâfzı, günün "büyüklük" ile nitelendirilmesi, insanların o günde Allah'ın huzurunda zilletle boyun eğmişler olarak kalkacaklarının belirtilmesi, yüce Allah'ın zatını "âlemlerin Rabbi" olmakla nitelendirmesi, böyle bir günahın büyüklüğünü, eksik ölçüp tartmaktaki vebalin azametini çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu şekilde haksızlık yapan ve adalet ile ölçüp tartmayı terkeden, eşitlik ve adaleti bütün alıp verdiklerinde, hatta söz ve davranışlarında uygulamayan kimselerin vebalinin, ne kadar büyük olduğunu çok beliğ bir şekilde açıklamaktadır.

3- "O Büyük Gün"ün Azameti:

İbn Ömer;

"Ölçü ve tartıları eksik yapanların vay haline!" (1. âyet) âyetini; "O günde İnsanlar âlemlerin Rabbi huzurunda duracaklardır" âyetine varıncaya kadar okudu ve yere yıkılıncaya kadar ağladı. Ondan sonrasını okumaktan vazgeçti, sonra şunları söyledi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı şöyle buyururken dinledim: "İnsanların âlemlerin Rabbinin huzuruna kalkacakları o günde, süresi elli bin yıl olan o günde, kimisinin teri topuklarına kadar, kimisinin dizkapaklarına kadar, kimisinin teri de kasıklarına kadar, kimisinin göğsüne kadar, kimisinin kulaklarına kadar ulaşacaktır. Hatta kimileri kurbağanın (suda) kaybolduğu gibi vücudundan sızan terler içerisinde kaybolacaktır."

Ukbe b. Âmirden yakın bir rivâyet: Taberâni, Kebir, XVII, 306.

Kimileri İbn Abbâs'tan şöyle dediğini rivâyet etmektedir Üçyüz yıl kadar ayakta duracaklardır. Fakat bugün mü’minlere bir farz namazı kılacakları süre kadar kolaylaştırılacaktır.

Abdullah b. Ömer'den rivâyet edildiğine göre o Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: "(İnsanlar) gölge altında bin yıl ayakta kalacaklardır."

Süyûtî, ed-Durru'l-Mensûr, VIII, 442 -Abdullah b. Amr’dan az farkla-

Malik, Nafi'den o İbn Ömer'den rivâyet ettiğine göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "İnsanların âlemlerin Rabbi huzuruna gelip ayakta duracakları günde, onlardan birisi kulaklarının ortalarına kadar ulaşan, vücudundan sızan ter içerisinde ayakta duracaktır." Buhârî, IV, 1H64, V, 2393; Müslim, IV, 2195, 2196; Tirmizî, IV, 615; İbn Mace, II, 1430; Müsned, II, 13, 19, 105, 125.

Yine ondan rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Yüzyıl ayakta duracaklardır" diye buyurmuştur.

Ebû Hüreyre dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Beşir el-Gıfari'ye şöyle dedi: "insanların âlemlerin Rabbi huzurunda ayakta duracaklar ve süresi üçyüz yıl kadar olan bir günde ne yapacaksın? O günde kendilerine ne bir haber gelecektir, ne bugünde onlara bir emir verilecektir." Beşin Allah'tan yardım dileriz, diye cevab vermiştir. İbn Kesîr, IV, 485; Süyutî, ed-Dürru’l-Mensur, VII, 443

Derim ki: Biz bu hadisi Ebû Said el-Hudri'den, o Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan diye (Peygamber -sallallahü aleyhi ve sellem-'e ulaşan) merfu bir hadis olarak zikretmiş bulunuyoruz: "Bugün mü’min için öyle hafifletilecektir ki, dünyada iken kıldığı farz bir namazdan bile onun için daha hafif olacaktır." Bu hadisi:

"İsteyen biri inecek azâbı istedi" (el-Mearic, 70/1) âyetini açıklarken (70/4. âyetin tefsirinde) zikretmiş bulunuyoruz. İbn Abbâs'tan şöyle dediği nakledilmiştir: Mü’mine bir farz namaz süresi kadar kısa gelecektir.

Yine denildiğine göre, mü’min için bu şekilde durmak, güneşin zeval bulması gibi olacaktır. Buna yüce Allah'ın Kitabından delil, onun şu âyetidir;

"Haberiniz olsun ki, Allah'ın velilerine hiçbir korku yoktur. Onlar kederlenecek de değillerdir." (Yûnus, 10/62) Sonra onların niteliklerini belirterek;

"Onlar îman edip takvalı davrananlardır" (Yûnus, 10/63) diye buyurmaktadır. Lütfuyla, keremiyle. cömertlik ve minnetiyle Allah, bizi de onlardan kılsın. Amin.

Burada

"insanlar" ile Cebrâîl (aleyhisselâm)'ın âlemlerin Rabbi huzuruna gelip duracağının kastedildiği de söylenmiştir. Bu açıklamayı İbn Cübeyr yapmıştır. Ancak böyle olması uzak bir ihtimaldir. Buna sebep bu hususa dair zikretmiş olduğumuz haberlerdir, bu haberler sahih ve sabittir. Müslim'in ve Buhari'nin Sahihleri ile Tırmizide yer alan İbn Ömer'in Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan rivâyet ettiği şu hadis bu hususta yeterli bir delildir:

"O günde insanlar âlemlerin Rabbi huzurunda duracaklardır" âyeti hakkında buyurdu ki; "Onlardan herhangi birisi kulaklarının ortalarına kadar varan bedeninden sızan ter içerisinde ayakta duracaktır.” Bu nottan iki önceki nota bakınız.

Bir diğer görüşe göre bu ayağa kalkış, onların kabirlerinden kalkacakları gündür. Ahirette dünyada kullarının hakları ile (huzurunda duracaklardır), diye de açıklanmıştır. Yezid er-Rişk dedi ki: Onlar onun huzurunda hüküm vermesi için ayakta duracaklardır.

4- İnsanların, Allah'ın ve Diğerlerinin Önünde Kalkmaları:

Şanı yüce âlemlerin Rabbi Allah için ayakta durmak, O'nun azametine ve hakkına nisbetle çok basit ve önemsiz bir şeydir. İnsanların birbirleri için ayakta Burmaya gelince, ilim adamları bu hususta farklı görüşlere sahiptir. Kimisi bunu câiz kabul ederken, kimisi câiz kabul etmemiştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan rivâyet edildiğine göre, o Cafer b. Ebi Talib için ayağa kalkmış ve onunla kucaklaşmıştır. Talha da Ka'b b. Malik'in tevbesi kabul edildiği günü Ka'b için ayağa kalkmıştır. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın Sa'd b. Muaz yanına gelince ensara: "Efendiniz için ayağa kalkınız" dediği bilinmektedir Buhârî, III, 1107, IV, 1511, V, 2310; Müslim, III, İ3H3; Ebû Davud, IV, 355; Müsned, III, 22,71, VI, 141. Yine o şöyle buyurmuştur: "Her kim insanların önünde ayağa kalkmalarından memnun olur ise, cehennemdeki yerine hazırlansın." Tirmizi, V, 90; Ebû Davud, IV, 358; Müsned, IV, 93, 100.

Bu, kişinin hali ve niyeti ile alâkalıdır, Eğer böyle bir beklenti içerisinde olur ve kendisinin buna layık olduğuna inanırsa bu yasaktır. Şayet güler yüzlülük ve hakkı gözetmek maksadıyla olursa, o vakit caizdir. Özellikle yolculuktan gelmek ve buna benzer sebepler de varsa. Buna dair bazı açıklamalar daha önce Yusuf Sûresi'nin sonlarında (12/100. âyet, 2. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır.

6 ﴿