3

Şahidlik edene ve edilene.

"Şahidlik edene ve edilene" hakkında farklı görüşler vardır, Ali, İbn Abbâs, İbn Ömer ve Ebû Hüreyre (radıyallahü anhüm) şöyle demişlerdir: Şahitlik eden cuma günü, şahit olunan Arife günüdür. el-Hasen'in görüşü de budur. Ayrıca bunu Ebû Hüreyre (Peygambere) merfû' bir hadis olarak rivâyet etmiş olup. şöyle demiştir: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

"Vaadolunan gün kıyâmet günüdür, şahid olunan gün de Arafe günüdür. Şahidlik eden de cuma günüdür..."

Bu hadisi Ebû Îsa et-Tirmizi Camii’nde (Sünen'inde) rivâyet etmiş olup şöyle demiştir: Bu hasen, garib bir hadistir. Biz bunu ancak Mûsa b. Ubeyde yoluyla gelen bir hadis olarak biliyoruz. Mûsa b. Ubeyde ise hadiste zayıf kabul edilir. Yahya b. Said ve başkaları onu zayıf kabul etmişlerdir. Bununla birlikte Şu'be, Süfyan es-Sevri ve İmâmlardan birden çok kimse ondan hadis rivâyet etmiştir Tirmizi, V, 436.

el-Kuşeyri dedi ki; Cuma günü amelde bulunan herkese, kendisinde ne ameller işlediğine dair şahitlik eder.

Derim ki: Diğer günler ve geceler de böyledir. O halde her gün bir şahittir, her gece de böyledir. Bunun delili, Hafız Ebû Nuaym'ın, Muaviye b. Kurre'den, onun Ma'kil b. Yesar'dan, onun Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan, diye rivâyet ettiği şu Hadîs-i şerîftir:

"Kulun üzerinden geçip de kendisinde: Ey Âdem oğlu, ben yeni bir yaratıkım ve ben yapacağın ameller hususunda sana tanıklık edeceğim. O bakımdan bende hayırlı ameller işle ki, yarın bu hususta senin lehine şahitlik edeyim. Çünkü ben geçip gidecek olursam ebediyyen beni göremeyeceksin, diye seslenilmeyen bir gün yoktur. Gece de bunun benzerini söyler." Ebû Nuayın, Hilye, II, 203-204.

Bu, Muaviye yoluyla gelen garib bir hadistir. Zeyd el-Ammî bu hadisi ondan münferid olarak rivâyet etmiştir. Bu hadisin bu isnad dışında Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'a kadar merfu olarak ulaştığa bir başka senedini bilmiyorum.

el-Kuşeyrî'nin, İbn Ömer ve İbn ez-Zübeyr'den naklettiğine göre, şahitlik eden, kurban bayramının birinci günüdür, Said b. el-Müseyyeb dedi ki: Şahitlik eden terviye (zülhiccenin sekizinci günü, Arafeden bir önceki gün)dür. Şahit olunan ise Arafe günüdür.

İsrail, Ebû İshak'dan o el-Haris'den, o Ali (radıyallahü anh)'dan şöyle dediğini rivâyet eder: Şahitlik eden, Arafe günü, şahit olunan, kurban bayramı birinci günüdür. en-Nehaî de böyle demiştir.

Yine Ali (radıyallahü anh)'dan, şahit olunan Arafe günüdür, dediği nakledilmiştir. İbn Abbâs ve el-Hüseyn b. Ali (radıyallahü anhüma) dedi ki: Şahit olunan kıyâmet günüdür. Çünkü yüce Allah:

"O kendisinde bütün insanların toplanacakları bir gündür. O şahit olunacak bir gündür." (Hûd, 11/103) diye buyurmaktadır.

Derim ki: İşte buna binaen ilim adamlarının "şahitlik eden" hakkındaki görüşleri farklı farklıdır.

Şahitlik edenin yüce Allah olduğu söylenmiştir. Bu görüş İbn Abbâs, el-Hasen ve Said b. Cübeyr'den nakledilmiştir. Bunun delili:

"Şahit olarak Allah yeter." (en-Nisa, 4/79) âyeti ile;

"De ki: Kimin şahitliği en büyüktür? De ki: Benim ve sizin aranızda Allah şahittir." (el-En'am, 6/19) âyetleridir.

Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) olduğu da söylenmiştir. Bu görüş, yine İbn Abbâs'tan ve el-Hüseyn b. Ali'den rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs yüce Allah'ın:

"Her ümmetten birer şahit getirip, bunlara karşı da seni şahit getireceğimiz zaman halleri nice olur?" (en-Nisa, 4/41) âyetini, el-Hüseyn de:

"Ey Peygamber, şüphe yok ki, Biz seni bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı olarak gönderdik." (el-Ahzab, 33/45) âyetini okumuştur.

Derim ki: Ben de yüce Allah'ın:

"Bu peygamber de size karşı şahit olsun diye." (el-Bakara, 2/143) âyetini okuyorum.

Peygamberlerin ümmetlerine karşı şahitlik edecekleri de söylenmiştir. Çünkü yüce Allah:

"Her ümmetten birer şahit getirip... zaman halleri nice olur?" (en-Nisâ, 4/41) diye buyurmaktadır.

Şahidin Âdem olduğu söylendiği gibi. Meryem oğlu Îsa olduğu da söylenmiştir. Çünkü yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"Ben, aralarında bulunduğum müddetçe üzerlerinde bir şahit idim." (el-Mâide, 5/117) Hakkında şahit olunan ise onun ümmeti olacaktır

Yine İbn Abbâs ve Muhammed b. Ka'b'dan rivâyet edildiğine göre şahit; insandır. Delili de yüce Allah'ın:

"Bugün kendine karşı iyi hesablayıcı olarak kendin yetersin" (el-îsra. 17/14) âyetidir.

Mukâtil , (şahit) insanın azalardır, demiştir. Bunu açıklayan âyet da:

"O gün onların dilleri, elleri ve ayakları yaptıkları her şeyi söyleyerek aleyhlerine şehadet edeceklerdir." (en-Nûr. 24/24) âyetidir.

el-Hüseyn b. el-Fadl dedi ki: Şahitlik eden bu ümmettir. Şahit olunan diğer ümmetlerdir. Bunu açıklayan da

"Böylece sizi vasat bir ümmet kıldık. Bütün insanlara karşı şahitler olasınız" (el-Bakara, 2/143) âyetidir.

Şahitlik edenin Hafaza melekleri, hakkında şahitlik edilecek olanın Âdem oğulları olduğu söylendiği gibi. geceler ve gündüzler olduğu da söylenmiştir ki, bunu da az önce açıklamış bulunuyoruz.

Derim ki: Mal da sahibinin aleyhine, yer de üzerinde işlenen amellere dair şahitlik edecektir. Müslim'in Sahih'inde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğu kaydedilmektedir: "Şüphesiz bu mal yeşil ve tatlıdır. O maldan yoksula, yetime ve yolcuya veren kimse için o (mal), müslümanın ne güzel arkadaşıdır." -Ya da Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın buyurduğu gibi-. "Şüphesiz ki o malı hak olmayan bir şekilde alan bir kimsenin durumu, yeyip de bir türlü doymayan bir kimsenin haline benzer. Kıyâmet gününde de onun aleyhine şahit olur. " Müslim, 11, 727; İbn Hibban, Sahih, VIII, 19, 20; İbn Mace, II, 1323; Müsned, 111, 21.

Tirmizî'de Ebû Hüreyre'den şöyle dediği rivâyet edilmektedir: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

"O gün yer bütün haberlerini anlatacaktır" (ez-Zilzal, 99/4) âyetini okudu ve:

"Haberlerinin ne olduğunu biliyor musunuz?" diye sordu. Ashab:

"Allah ve Rasûlü daha iyi bilir" dediler. Peygamber şöyle buyurdu:

"Onun haberleri, erkek ya da kadın herbir kul hakkında, üzerinde neler işlediğine dair haber vermesidir. Filan gün şunu, şunu ve şunu işledi, diyecektir." (Peygamber devamla) buyurdu ki:

"İşte onun haberleri budur."

(Tirmizi) dedi ki: Bu hasen, garib,"sahih bir hadistir, Tirmizi, IV, 619, V, 446; Hakim, Müstedrek, II, 281; Nesâî, es-Sunenu'l-Kübra, VI, 520.

Bir diğer görüşe göre, şahit yaratıklardır. Onlar Allah'ın vahdaniyetine şahitlik etmişlerdir. Hakkında şahitlik olunan ise yüce Allah'ın tevhidi, vahdaniyetidir.

Şahit olunanın cuma günü olduğu da söylenmiştir. Nitekim Ebû'd-Derdâ yaptığı bir rivâyette Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğunu zikretmektedir:

"Cuma gününde bana çokça salât (ve selam) getiriniz. Çünkü o gün meleklerin şahit olacağı, şahit olunan bir gündür" deyip, hadisin geri kalan bölümünü zikretmektedir. Bu hadisi İbn Mace ve başkaları rivâyet etmiştir. İbn Mace, 1, 524; Münziri, Terğib, II, 328 -senedinin ceyyid (sahiha yakın) olduğu kaydıyla-.

Buna göre Arafe günü meleklerin onda şahitlik etmeleri ve bugünde rahmetle inmeleri sebebiyle şahit olunan bir gündür, -İnşaallah- Kurban bayramının birinci günü de böyledir.

Ebû Bekr el-Attar dedi ki: Şahitlik eden, Hacer-i Esved'dir. O samimiyet, ihlâs ve yakın ile kendisine elini değdirenin lehine şahitlik edecektir. Şahit olunanlar ise hacılardır.

Şahitlik edenin peygamberler, hakkında şahitlik edilenin Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) olduğu da söylenmiştir. Buna yüce Allah'ın:

"Hani Allah, peygamberlerden; size verdiğim kitab ve hikmetten sonra size beraberinizdekini doğrulayıcı bir peygamber gelince ... Öyleyse şahit olun ben de sizinle beraber şahitlik edenlerdenim, diye buyurmuştur" (Al-i İmrân, 3/81) âyeti açıklık getirmektedir.

3 ﴿