4-5

Lanet olsun tutuşturulmuş ateş hendeklerinin sahiplerine!

"Lanet olsun... ateş hendeklerinin sahiblerine!" İbn Abbâs dedi ki: Kur'ân-ı Kerîm'de yer alan her

"Kutile"

"Lanet olsun"; Lanet edildi demektir.

el-Ferrâ'nın görüşüne göre bu, yeminin cevabıdır. (Başına gelmesi gereken) "lam" ise mukadderdir. Yüce Allah'ın:

"Yemin olsun. güneşe ve aydınlığına" (eş-Şems, 9/1) diye buyurduktan sonra;

"Onu temizleyen muhakkak felâh bulmuştur." (eş-Şems, 91/9) diye buyurmasına benzer. Bu da; "Yemin olsun... felâh bulmuştur" demektir.

İfadede takdim ve tehir olduğu da söylenmiştir. Yani hendek sahibleri öldürüldü, burçlara sahib gök hakkı için. Bu açıklamayı Ebû Hatim es-Sicistani yapmıştır. İbnu'l-Enbari dedi ki: Bu yanlıştır. Çünkü herhangi bir kimsenin Zeyd kalktı Allah hakkı için, anlamında; "Allah'a yemin ederim ki Zeyd kalktı" demesi doğru değildir.

Bazıları yeminin cevabının: "Şüphe yok ki Rabbinin azabla yakalayıverişi pek çetindir" (12. âyet) olduğunu söylemişlerse de, bu güzel bir açıklama değildir. Çünkü her ikisi arasında ifadeler alabildiğine uzayıp gitmiş olmaktadır.

Cevabın:

"Şüphe yok ki mü’min erkeklerle, mü’min kadınlara işkence edip..." (10. âyet) âyeti olduğu da söylenmiştir.

Yeminin cevabı hazfedilmiştir. Yani yemin olsun burçlara sahib göğe. Elbette sizler ölümden sonra diriltileceksiniz, anlamındadır, diye de açıklanmıştır. İbnu'l-Enbari'nin tercih ettiği de budur.

"El-Uhdud"

"Hendekler"; Yerde uzunlamasına açılmış büyük yarık demektir. Çoğulu “Ehâdid” ...diye gelir. Gözyaşlarının aktığı yer için kullanılan "El-hadd" "Yanak" da buradan gelmektedir. "El-mehaddetu" "Yastık" da bu köktendir. Çünkü yanak, (aynı kökten gelen) onun üzerine konulur. Birtakım yaralardan dolayı kişinin yüzünde eğer uzunlamasına izler oluşursa: "Tehaddede vechu’r-raculu" "Adamın yüzünde (uzunlamasına) derin izler oluştu" denilir. Şair Tarafe şöyle demiştir:

"Ve bir yüz ki; sanki güneş onun üzerine örtüsünü, açmıştır

Rengi parlaktır, onda (parlaklığı veren) çizgileri yoktur."

"Tutuşturulmuş ateş" âyetindeki

"ateş" lâfzı, "hendekler"den bedel-i istimaldir.

“El-vekud"

"Tutuşturulmuş" lâfzı genel olarak "vav" harfi üstün olarak okunmuştur. Bu da odun demektir.

Katade, Ebû Recâ ve Nasr b. Âsım ise mastar olarak "vav"ı ötreli okumuşlardır. Alevli ve alev alarak yanan ateş demek olur. İnsanların bedenlerinde yanan, diye de açıklanmıştır.

Eşheb el-Ukaylî, Ebû's-Semmâl el-Adevî ve İbn es-Semeyka; “En-nâru zâtu” diye her iki kelimeyi de ötreli okumuşlardır ki; alevi bulunan o ateş, onları yaktı, demek olur.

4 ﴿