14

O, çok mağfiret eden, pek sevendir.

"O, çok mağfiret eden" mü’min kullarının günahlarını çokça örtüp, günahları sebebiyle onları rezil ve rüsvay etmeyen, gerçek dostlarını "pek sevendir."

ed-Dahhâk, İbn Abbâs'tan şöyle dediğini rivâyet eder: (Vedûd) tıpkı sizden bir kimsenin kardeşine müjde ve sevgi vermeyi istemesi gibi (sever)

Yine ondan rivâyete göre

"el-Vedüd: pek seven" gerçek dostlarının günahlarını bağışlayarak onlara sevgi gösterendir. Mücahid: Gerçek dostlarına çokça sevgi gösteren demek olup, burada "feûl" veznindeki lâfız "fail" anlamındadır.

İbn Zeyd: Rahîm (pek merhametli) demektir diye açıklamıştır. el-Müberred, İsmail b. İshak'dan naklettiğine göre Vedûd, çocuğu olmayan demektir, demiş ve şairin şu beyitini zikretmiştir:

"Ve ben, korku ve dehşet zamanlarımda (savaşta) çıplak (eğersiz)

Binilmesi kolay, dizgine vurulmamış ve vedûd (bir ata) binerim."

Kendisine şefkat duyacak tayı olmayan at demektir.

Buna göre, âyetin anlamı şöyle olur: O kullarına mağfiret buyurur, oysa O'nun kendisi sebebiyle onlara mağfirette bulunacağı bir evladı da yoktur. Böylelikle onlara karşılıksız mağfiret etmekle lütufta bulunmuş olur.

"Vedûd"un mevdûd (pek sevilen) anlamında olduğu da söylenmiştir. "Rekub"un binilen "helûb"un da süt veren anlamında olduğu gibi. Salih kulları onu pek sever, demek olur.

14 ﴿