5

Son derece sıcak bir çeşmeden içirileceklerdir.

"El-âniye"

"Harareti en ileri derecesine ulaşmış olan" demek olup, "ertelemek" anlamına gelen "El-inâu" dan gelmektedir. Merhum müfessirimizin bu lâfzın anlamı ile ilgili açıklaması doğru olmakla birlikte mastarı ve kökü ile ilgili açıklaması doğru değildir. Ayetteki lâfzın kökü E-N-Y(enâ)dır. Bu da hararetin ileri dereceye varması anlamındadır. (Bk. İbn Manzur, Lisanu'l-Arab, XIV, 478; Rağıb el-İsfahanî, el-Müfredât, Mısır, 1381/1961. s. 29; Mecmaul-Luğati’l-Arabiyye, Mu'cemu Elfazi'l-Kur'âni'l-Kerîm, Tahran (ikinci baskıdan tıpkı basım), I, 65) Hemze’sinin medli kullanımı -müfessirimizin de belirttiği gibi- geç kalmak, gecikmek, geri kalmak gibi anlamlara gelir. (Bk. aynı yerler). Burada ise, ism-i fail olduğundan ötürü hemzesi medli gelmiştir. Nitekim tefsirin haskısını hazırlayanlar da düştükleri dipnotta bu hususa dikkat çekmişlerdir. (Hadisteki): "Hem geç kaldın, hem başkasına eziyet verdin" İbn Ebi Şeybe, Mûsannef, I, 473; İmâm Mâlik, el-Müdevvene, I, 160; İmâm Şâfiî, el-Umm, I, 198; İbn Abdi’l-Berr, et-Temhid, XXIV, 441. tabiri de buradan gelmektedir. "Onu geciktirdi, alıkoydu, geç bıraktı" demektir. Yüce Allah'ın:

" Onlar bunun, ile son derece sıcak su arasında gidip gelecektir." (er-Rahmân, 55/44) âyetinde de bu anlamda kullanılmıştır.

Tefsirlerde:

"Son derece sıcak bir çeşmeden" yani, harareti en ileri dereceye kadar gelmiş olan çeşmeden, diye açıklanmıştır. Eğer bundan bir nokta dünyadaki dağlar üzerine düşecek olursa, bu dağlar hiç şüphesiz eriyecektir.

el-Hasen dedi ki;

"Son derece sıcak", harareti alabildiğine yüksek, demektir. Yaratıldığı günden beri cehennem, o pınarın üzerinde tutuşturulup, durmaktadır. Onlar, alabildiğine susamış halleriyle o pınara doğru itileceklerdir. İbn Ebi Necih'den nakledildiğine göre o, Mücahid'den şöyle dediğini rivâyet etmiştir: Bu çeşme alabildiğine ısınmış ve içilecek zamanı gelmiş bir çeşme, demektir.

5 ﴿