3

Erkeği de, dişiyi de yaratana ki;

"Erkeği de, dişiyi de yaratana ki..." el-Hasen dedi ki: Âyet şu demektir: Erkeği ve dişiyi yaratana da yemin olsun. Böylelikle Allah, kendi zatına yemin etmiş olur. Erkeği ve dişiyi de yarattı, anlamında olduğu da söylenmiştir. Daha önceden de geçtiği üzere buradaki; "Mâ" mastar anlamını vermek içindir. Mekkeliler, gök gürültüsüne hitaben: "Subhâne mâ sebbehte lehu" "Senin kendisini tesbih ettiğinin şanı ne yücedir" derler. Bu durumda bu lâfız "Men" "Kimse" anlamındadır. Ebû Ubeyde ve başkalarının görüşü budur. Daha önceden geçmiş bulunmaktadır.

Manası: "Vemâ haleka mine’z-zekeri ve’l-unsâ" "Erkek ve dişi türünden yaratmış olduğu herşeye (yemin olsun)" şeklinde olduğu da söylenmiştir ki; bu durumda "Min" takdir edilmektedir. Yüce Allah, böylece kendisine itaat eden peygamberlerine ve gerçek dostlarına yemin etmiş olur. Onlara yemin etmesi de onlara bir ikram ve bir şeref olsun diyedir.

Ebû Ubeyde dedi ki:

"Yaratana" âyeti yaratan kimse, demektir. Aynı şekilde

"Semaya ve onu bina edene" (eş-Şems, 91/5) âyeti ile

"Herbir nefse ve onu düzenleyene" (eş-Şems, 91/7) âyetinde de böyledir. Bu durumda, "Mâ" lâfzı, "Men" Kimse, ...en" anlamındadır.

İbn Mes’ûd'dan rivâyet edildiğine göre o: "Ve’n-nehâri izâ tecellâ ve’z-zekera ve’l-unsâ" "Ağarıp açıldığı zaman gündüze, erkeğe ve dişiye" diye okur; "Vemâ haleka" "Yaratan" lâfzını düşürürmüş.

Müslim'in Sahih'inde Alkame'den şöyle dediği rivâyet edilmiştir. Şam'a geldik, bize Ebû'd-Derda geldi. O:

"Aranızda bana Abdullah'ın kıraati ile okuyacak olan kimse var mı? " dedi. Ben:

"Evet ben okuyabilirim", dedim. Abdullah'ı şu;

"Yemin olsun örtüp bürüdüğü zaman geceye" âyetini nasıl okuduğunu işittin?" diye sordu. Ben dedim ki:

"Onu

"Yemin olsun örtüp bürüdüğü zaman geceye... erkeğe ve dişiye" diye okurken duydum." (Ebû'd-Derda) dedi ki:

"Allah'a yemin olsun ki, ben de Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı bunu böylece okurken duydum, fakat bunlar benim; "Vemâ haleka" "yaratana" diye okumamı istiyorlar, bense onlara uymuyorum." Müslim, I, 565; Tirmizi, V, 191; Müsned, VI, 451

Ebû Bekr el-Enbârî dedi ki: Bize Muhammed b. Yahya el-Mervezî anlattı, dedi ki: Bize Muhammed anlattı dedi ki: Bize Ebû Ahmed ez-Zübeyrî anlattı, dedi ki: Bize İsrail, Ebû İshak'dan, o Abdu'r-Rahmân b. Yezid'den, o Abdullah'tan rivâyetle dedi ki: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana

"Çünkü şüphesiz ki Allah'tır hem rızkı veren, hem pek çetin kudret ve kuvvet sahibi olan" (ez-Zariyat 51/58) anlamındaki âyet-i kerimeyi "İnni ene’r-râziku zu’l-kuvveti’l-metin" "Şüphesiz ki benim hem rızkı veren, hem pek çetin kudret ve kuvvet sahibi olan" diye okuttu. Ebû Bekr (el-Enbari) dedi ki: İcmaın her iki hadiste belirtilenlere muhalif olması dolayısıyla reddolunrnuşlardır. Ayrıca Hamza ve Âsım, Abdullah b. Mesud'dan müslüman cemaatin benimsediği şekildeki kıraati de rivâyet etmektedirler. İcmaa muvafık olun iki senede dayanmak, icmaın ve ümmetin muhalefet ettiği tek bir senetteki rivâyet kabul etmekten iyidir. Tek bir kişinin rivâyetine dayanılarak kabul edilen görüşün karşısında ona muhalif cemaatin rivâyeti bulunuyor ise, cemaatin rivâyeti kabul edilir ve tek bir kişinin yaptığı nakil reddedilir. Çünkü o tek kişinin unutması ve yanılması mümkündür. Şayet Ebû'd-Derda'dan gelen bu hadis sahih ise, ve bu hadisin isnadı makbul ve bilinen bir sened ise diğer taraftan Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali ve diğer ashab-ı kiram (Allah hepsinden razı olsun) ona muhalefet ediyor ise, elbette hüküm cemaatin rivâyet ettiği gereğince amel etmek ve cemaate ve bütün Müslümanlara nisbetle unutma ihtimali çok daha çabuk olan tek bir kişinin naklettiği rivâyeti reddetmek gerekir.

"Erkek ve dişi" ile neyin kastedildiği hususunda iki görüş vardır. Birincisine göre; kastedilen Âdem ile Havva'dır. Bu açıklamayı İbn Abbâs, el-Hasen ve el-Kelbî yapmıştır.

İkinci görüşe göre Âdem oğullarından olsun, hayvanlardan olsun, bütün erkekler ve dişileri kastetmiştir. Çünkü yüce Allah, onların türünden olan bütün erkek ve dişilerin yaratıcısıdır. Yüce Allah'ın dostu ve O'na itaat etmek gibi özellikleri dolayısıyla Âdem oğullarının bütün erkek ve dişilerinin kastedildiği, hayvanların kastedilmediği de söylenmiştir.

3 ﴿