35

Ve Biz dedik ki: “Ey Âdem! Sen ve eşin Havva cennette yerleşin. Orada dilediğiniz gibi cennet nimetlerinden bol bol yeyin. Fakat şu ağaca yaklaşmayın! Aksi takdirde her ikiniz de kendine yazık eden zalimlerden olursunuz.”

Ve Biz dedik ki: Ey Âdem! Yerleşin.” Âyette yer alan, (.......) kelimesi, (.......) kökünden türemedir. Bu da bir yerde (evde) ikamet etmek, yerleşip kalmak anlamındadır. Nitekim, hareket hâlinde olan sükuna erdi, hareketsizleşti ifadesi de böyledir.

sen” Bu kelime aynı zamanda, “yerleş” kelimesinde gizli bulunan “sen” kelimesini te'kit ve pekiştirmek içindir. Bunun da nedeni bundan sonra gelecek olan kelimenin bunu üzerine atfı sahih olması içindir. Bu da şimdi vereceğimiz şu ifadelerden oluşmaktadır:

Ve eşin Havva cennette...” işte burada, “eşin Havvabir önceki, (.......) üzerine atf olunmuştur. Burada sözü edilen cennet ise, “Cenneti Huld” adındaki cennettir. Bu cennet takva sahipleri için hazırlanmıştır. Çünkü meşhur olan rivâyet bunu göstermektedir. (.......) kelimesindeki (.......) harfi belirtme takısıdır (tarif içindir).

Ancak Mu'tezile'ye göre burada sözü edilen cennet, Yemen'de bulunan bir bahçedir. Çünkü cennette herhangi bir görev ve sorumluluk altına sokma olayı olmadığı gibi oraya giren de artık bir daha oradan çıkmaz.

Buna karşılık olarak da Ehl-i sünnet olarak biz de şöyle deriz: Oraya mükâfat olarak giren bir kimse artık bir daha oradan çıkıp ayrılmaz. Halbuki mi'râc gecesinde Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) oraya girdi ve sonra da oradan çıkıp ayrıldı. Kadı ki, cennet ehlinin orada bir sorumlulukları da vardır. Bu, Allah'ı bilmek, tanımak ve tevhid ile mükelleftirler.

Orada ikiniz de yiyin.” Aslında, “Oranın meyvelerinden, nimetlerinden yiyin.” demektir. Muzaf burada hazfolunmuştur (gizlenmiştir).

Burada, (.......) kelimesi mastar olarak bir vasıf/sıfattır.

Yani “Bol bol ve geniş olarak yeyin “demektir.

Dilediğiniz gibi, istediğiniz kadar” manasındadır.

Kırâat imâmlarından Ebû Amr, (.......) kelimesini hemzesiz olarak, olarak kırâat etmiştir. (.......) belirsiz yer (mekân) anlamında olup, “Cennette istediğiniz neresi ise, orada.” demektir.

Fakat şu -buğday veya üzüm yahut da incir- ağacına yaklaşmayın.” Nitekim, bunun için şu tekerlemeyi söylerler:

“İnsan nasıl etmesin isyan, çünkü hamurudur isyan.”

Nasıl ki; buğday, azık olarak isyan ağacı diye değerlendirilmiş ise, üzüm de, her fitnenin başı kabul edilmiştir.

Aksi takdirde her ikiniz de kendine yazık eden veya kendine zarar veren (zâlim)lerden olursunuz.” Burada, (.......) kelimesi, (.......) kelimesi üzerine ma'tûftur veya nehyin cevabı olarak mensûbtur.

35 ﴿