42Bile bile hakkı bâtıl ile karıştırmayın ve bildiğiniz hakkı (gerçeği) de gizlemeyin. “Hakkı bâtıl ile karıştırmayın.” Hakkın bâtıl ile kanştınlması demek, birinin ötekisinin içine katılması demektir. Eğer (.......) harfi sıla, yani müteaddi (geçişlilik) manasında değerlendirilirse, Meselâ; (.......) cümlesi gibi ki bu, “Ben onu, sununla karıştırdım.” anlamındadır. Dolayısıyla mana şöyledir: “Allah tarafından indirilmiş olan hakkı kendi elinizle yazdığınız bâtıl şeylerle karıştırarak Tevrât içinde yer almamış olan şeyleri onda varmış gibi yazmayın ki, Tevrât'a var olan hak ile sizin batılınız ayırt edilemez olmasın.” Eğer (.......) harfi, istiâne (yardım alma) manasında ise, Meselâ; “Kalem ile (kalem yardımıyla) yazdım.” gibi ise, bu durumda mana şöyle olur: “Hakkı, kendi ellerinizle yazdığınız bâtıla benzeterek ve ona karıştırarak sunmayın. Hakkı, yazdığınız bâtıla benzetmeyin.” “Ve hakkı da gizlemeyin.” Burada fiil, nehiy (yasaklama) hükmü içinde olduğundan meczumdur. Dolayısıyla, (.......) takdirindedir. Yahut da, gizli bir (.......) ile mensûbtur. Kelimenin bünyesindeki (.......) vav harfi de cemi' (çoğul) manasındadır. Yani: “Hakkı gizleyerek, hak ile bahlı birbirine karıştırma noktasında birleşmeyin.” Meselâ; bu ifade âdeta, “süt/yoğurt ile birlikte balık yeme.” ifadesi gibidir. Çünkü her iki husus da ayrı ayrı emirlerdir. Kaldı ki daha önce belirttiğimiz gibi Tevrât'ta yer almayan herhangi bir hükmü kendi elleriyle yazarak orada var imiş gibi sunmaları hak ile batılın birbirine kanştınlmasıdır ki, kesinlikle yasaktır. Bu birincisi. İkincisi de hakkı gizlemeleridir ki bu da, “Biz Muhammed'in vasıf ya da özelliklerini veya şununla ilgili hükmü Tevrât'ta bulamıyoruz.” diye söylemeleridir ve kesinlikle bu da yasak, yani haramdır. “Ve siz kendiniz bildiğiniz hâlde.” Yani batılı hak ile karıştırdığınızı bildiğiniz hâlde, gizlediğiniz hâlde. Halbuki bir şeyi bile bile gizlemek, saklamak, hak ile batılı birbirine karıştırmak onlar adına en büyük bir iğrençliktir ve en çirkin bir davranıştır. Çünkü, câhil olan ya da bilmeyen birinin bilmeden ve cehaletinin eseri olarak bir hata yapması durumunda kimi zaman bu hâli bir mazeret olarak değerlendinlebilir. Halbuki bunlarınkisi bilmeden değil, bilerek ve kasden yaptıkları bir iştir. |
﴾ 42 ﴿