44

Ey bilginler! Sizler Kitabı (Tevrât'ı) okuduğunuz hâlde halka iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? (Bunun dışında mı tutuyorsunuz?) Hâlâ aklınızı başırııza almayacak mısınız?

Ey bilginler! Halka iyiliği mi emrediyorsunuz?”

Buradaki (.......) hemze takrir ve tevbih içindir.

Yani; hem bir durumu tesbit ve hem de bu durumdakileri kötülemek ve uyarmak içindir. Bir de onların bu davranışlarından dolayı hayret ifade eder.

Birr: bol hayır ve iyilik demek olup nitekim genişlik ve bolluk manasında olarak buna, “el-Berr” de denmiştir. Zira, her türlü hayrı ve iyiliği kapsar.

Nitekim, (.......) cümlesi de bu manada söylenen güzel bir ifadedir.

Yahûdî bilginleri kendi yakınlarına ve etrafındakilere gizli olarak Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’e uymalarını söyledikleri hâlde kendileri buna uymuyorlardı. Bir diğer tefsire göre, bunlar sadaka (zekât) vermeleri için halka emir verdikleri hâlde kendileri sadaka (zekât) vermezlerdi. Kendilerine dağıtılmak üzere sadakalar (zekât) getirildiğinde ise buna ihanet ederlerdi, gereğini yerine getirmezlerdi.

Kendinizi unutuyor musunuz?” Kendinizi âdeta unutmuş kabul ederek kendinizi iyilik yapmaktan geri mi bırakıyorsunuz, terk mi ediyorsunuz?

Sizler Kitabı okuduğunuz hâlde. Hâlâ aklınızı başırııza almayacak mısınız?”

İşte burada, “Sizler kitabı okuduğunuz hâlde” demekle onları ilzam vardır, susturma ve azar vardır.

Yani, sizler içinde Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’e âit nitelikler bulunan, ihanete karşı, iyilikleri terk etmeye, söz ile amelin birbiriyle çelişmesine âit cezâ ve tehdidi içeren Tevrât'ı da okuyorsunuz. Bütün bu gerçeklere rağmen mi, evet bunlara rağmen “Aklınızı kullanmayacak mısınız?” İşlediğiniz ve sergilediğiniz bu çirkinliklere karşı daha düşünmeyecek misiniz? Ki bu sayede böyle bir çirkin fiili işlemekten kurtulmuş olasınız. Şüphesiz bu, oldukça önemli ve büyük bir uyarıdır, yermedir.

44 ﴿