119Muhakkak biz seni Kur'ân ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen cehennemliklerden sorulacak değilsin. “Muhakkak biz seni -mü'minleri sevap ve- Kur'ân ile müjdeleyici ve -kâfirleri de azap ve cezâ ile- uyarıcı olarak gönderdik.” “Sen cehennemliklerden sorulacak değilsin.” Biz sen onlardan sorumlu tutacak değiliz. Çünkü, sen onlar için var gücünü ortaya koyup tebliğ ettikten sonra buna rağmen onların îman etmemelerinin hesabım sana soracak, faturasını sana çıkaracak değiliz. Kaldı ki, sen davetini onlara ulaştırmak için de elinden geleni yaptın. Bu son cümle de tıpkı, (........) ile (........) kelimeleri gibi hâldir. Yani, sorumlu değildir, demektir. Ya da bu, yeni bir cümle olabilir. Kırâat imâmlarından Nâfi'', (........) kelimesini, (........) olarak nehiy manasında okumuştur. Bunun da manası; kâfirlerin karşı karşıya bulundukları azâbın önemini ve büyüklüğünü göstermektir. Meselâ; bir belâ ve felâket içerisinde kalmış olan birinin durumunu “Faları şahıs nasıl? “diye sorman durumunda tıpkı senin karşmdakinden, “Arkadaş onu hiç sorma!...” diye cevap almana benzer bir ifadedir buradaki. Bir diğer “kîle” ile gelen zayıf tefsir ise şöyledir: “Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) keşke babam ve annemin şu anda ne durumda olduklarını ve ne yaptıklarını bilebilseydim.” diye hayıflanır. İşte bunun üzerine yüce Allah peygamberini, kâfirlerin durumlarını sormaktan, öğrenme isteğinden men etmiştir. |
﴾ 119 ﴿