168Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan şeylerin helâl ve temiz olanlarından yiyin. Şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü şeytan sizin için apaçık bir düşmandır. “Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan şeylerin helâl ve temiz olanlarından yiyin.” Bu, “Ey insanlar yiyin.” emri mubah olan bir emirdir yani emri ibahidir. Farz ve vacip manasında değildir. (........) ibâresindeki (........) cer edatı, teb'îz yani bazısı, bir kısmı manasındadır. Çünkü yeryüzünde bulunan her şey yenen şeylerden değildir. (........) kelimesi, (........) fiilinin mef'ûlü olabileceği gibi, (........) ibâresinden hâl de olabilir. (........) her tür şüpheden arınınış, tertemiz, demektir. “Şeytanın adımlarına uymayın!” Şeytanın önünüze serdiği ve sizi çağırdığı yollara, planlara uyarak onun tuzağına düşmeyin. Kırâat imâmlarından Ebû Amr b. Ala, Nâfi, Hamza ve Ebû Bekr, (........) kelimesindeki (........) harfinin sükun ile, (........) şeklinde kırâat etmişlerdir. (........) veya (........) aslında iki adım arasındaki mesafe, aralık, demektir. Dolayısıyla bir kimsenin örnek alındığında, “Onun adımlarına uydu.” denir ki bu, onun izinden gitti, onu örnek aldı, onun yolundan gitti manalarına gelir. “Çünkü şeytanlar sizin için apaçık bir düşmandır.” Onun düşmanliği meydandadır. Düşmanliğinın gizli ve saklı bir yanı da yoktur. (........) kelimesi hem müteaddi (geçişli) ve hem de lâzım (geçişsiz) bir fiildir. Yani, (........) kelimesi bu kökten gelmektedir. Diğer taraftan bu âyet: “İnkar edenlere gelince, onların velileri de tağuttur.” mealindeki bu âyetle bir çelişki ortaya koymaz. Âyette geçen, “tağut” kelimesi de şeytan demektir. Çünkü şeytan gerçekte insanların düşmanı iken, görünürde onların dostu imiş rolünde gözükür. Zira şeytan onlara görünürde onların yanında imiş ve onlara dost elini uzatıyormuş tavrım sergileyip gösterir. İnsanların yaptığı şeyleri süslü, çekici ve cazip olarak onlara gösterir. Aslında şeytan bununla içinden onların helâkini ve belâlarını istemektedir. |
﴾ 168 ﴿