280

Eğer (borçlu gerçekten) sıkıntı içinde ise, rahatlayana kadar ona zaman tanıyın. Eğer biliyorsanız bunu tasadduk etmeniz sizin adınıza daha hayırlıdır.

Eğer borçlu gerçeklen sıkıntı içinde ise, rahatlayana kadar ona zaman tanıyın.” Eğer kendisinden alacaklı bulunduğunuz borçlularınız gerçekten borcunu ödeyemeyecek derecede sıkıntı ve zorluk içinde bulunuyorsa burada yapılacak şey, ona ileride ödeyebilmesi için fırsat verin, süre tanıyın.

Kırâat imâmlarından Nafı, (.......) kelimesini, (.......) olarak okumuştur. Bu her iki kelime de dilde kullanılmaktadır.

“Eğer biliyorsanız bunu tasadduk etmeniz sizin adınıza -kıyamet gününde- daha hayırlıdır: Eğer bununla amel ederseniz sizin için daha hayırlıdır. Burada eğer bildiği hâlde gereğini yapmıyor ve amel etmiyorsa âdeta onu bilmeyen konumundadır.

Kırâat imâmlarından Âsım, (.......) harfinin tahfifi ile, (.......) olarak okumuştur.

Yani; burada iki (.......) harfinden bir hazfedilrniştir.

Aslı, (.......) dur. Âsım dışlmdakiler ise teşdid ile kırâat etmişlerdir.

Teşdid hâlinde idgam yapılmıştır.

Yani;

“Ana paranızı, malınızı sadaka olarak vermeniz, ya da borçlularınızdan en zor durumda bulunan kimseden bir kısmım bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır.”

Yine bir tefsire göre, “tasadduk” ile murat olunan şey, mühlet verilmesi, süre tanınmasıdır. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar:

“Herhangi bir Müslümanın borç süresinin dolması hâlinde, alacaklının onu ertelemesi durumunda, ertelediği her gün için bir sadaka sevabı vardır.” Bk. İbn. Mace, 2418.

280 ﴿