103

Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve (câhiliyede olduğu gibi) dağılıp parçalanmayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetini de hatırlayın; hani sizler bkbmnize düşman idiniz de, Allah gönüllerinizi birbirinize yaklaştırmıştı. Onun nimeti sayesinde kardeş olmuştunuz. Yine bir ateş çukurunun tam kenarında bulunurken, Allah sizi oradan (îman ve İslâm sayesinde) kurtarmıştı. İşte Allah, doğru yola eresiniz diye âyetlerini size böylece açıklar.

Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılın.” Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlardır:

“Kur'ân yüce Allah'ın asla kopma imkân ve ihtimali bulunmayan en sağlam ipidir. Onun incelikleri ve hayret uyandıran hikmetleri asla bitip tükenmez. O çok okunmakla yıpranıp eskimez. Ona dayalı olarak konuşan mutlaka doğru söyler. Onun emir ve yasakları doğrultusunda amel eden mutlaka doğru yolu bulur. Her kim ona tutunup bağlanırsa kesinlikle dosdoğru olan Allah'ın yoluna iletilir.”

Tirmizî, 2906. Bu hadis burada anlatılarıdan çok daha uzundur. Ancak Tirmizî, bu, isnadı meçhul/bilinemeyen olan bir hadistir ve ravileri arasında yer alan Haris'ul A'ver ise, hakkında pek güzel sözler söylenen biri değildir, der.

(.......) muhatap zamîrinden hâldir. Bir tefsire göre de bu âyetin tefsirinde, “Ümmetin icmaına sarılıp bağlanın.” diye ele alınmıştır.

Câhiliyede olduğu gibi dağılıp parçalanmayın.” Sakın parçalanmayın. Ümmetin icmaına delil olarak işte âyetin bu dağılıp parçalanmayın kısmı gösterilmiştir. Kısaca sonuçta Müslümanların bölünüp parçalanmalarına neden olabilecek hareket ve davranışlardan uzak durun. Zira böyle yapılması hâlinde birlik, beraberlik ve toplu hâlde hareket etme ortadan kalkar. Ya da âdeta Yahûdîlerle Hırıstiyanların anlaşmazlığa düştükleri gibi aranıza aynen bü manada ihtilâf ve anlaşmazlık girer. Bu sebepten dolayı da haktan uzaklaşıp ayrılmış olursunuz. O hâlde böyle bir duruma düşmeyin. Veya tıpkı câhiliye döneminde olduğu gibi anlaşmazlığa düşerek birbirinizle savaştığınız gibi savaşıp parçalanmayın.

Allah'ın üzerinizdeki, nimetini de hatırlayın; hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah, gönüllerinizi birbirinize yaklaştırmıştı. Onun nimeti sayesinde kardeş olmuştunuz.” Çünkü; câhiliye döneminde bunların arasında hem düşmanlık vardı ve hem de savaş bulunuyordu. Allah İslâm sayesinde bunların gönüllerini birleştirdi. Kalplerine sevgi ve muhabbet yerleştirdi. İşte bu sayede onlar birbirleriyle kimseler oldular.

Siz yine bir ateş çukurunun tam kenarında bulunurken” Neredeyse siz, üzerinde bulunduğunuz ve savunduğunuz inkârcılık ve küfür yüzünden tam cehennem ateşinin düşüverecektiniz. “Allah sizi oradan îman ve islâm sayesinde kurtarmıştı. “İşte âyetin bu kısmı Mu'tezile aleyhine bir cevaptır. Çünkü; Mu'tezile mezhebinin görüşüne göre, onları ateşten kurtaran yine bizzat onların kendileridir. (Haşa) Allah değildir.

(.......) kelimesindeki zamîr, (.......) kelimesine râcidir. Bu zamîrin müennes (dişi) olması (.......) kelimesiyle izafet (isim tamlaması) meydana getirmesi sebebiyledir. (.......): Bir tarafı, kenan manasınadir. (.......) kelimesinin lamel fiili yani sonu (.......) harfidir. Bu bakımdan bu kelimenin tesniyesi (ikili) (.......) olarak gelir.

İşte Allah, doğru yola eresiniz diye âyetlerini size böylece açıklar.”

Yani; içinde emir ve yasaklarının, vaad ve vaidinin (tehdidinin) yer aldığı Kitabını (Kur'ân'ı) böylece açıklar ki; bu sayede doğru yolu bulabilesiniz ya da doğru olan gerçeğe ulaşmayı, kendisiyle sevap kazanabileceğiniz şeyi elde edesiniz.

103 ﴿