128

Senin onlar için yapabileceğin bir şeyin yoktur. Allah dilerse Müslüman olsunlar diye ya onların tevbelerini kabul eder veya küfürleri yüzünden onlara azâb eder. Çünkü onlar zalimdirler.

Senin onlar için yapabileceğin bir şeyin yoktur.” Âyetteki, (.......) kelimesi (.......) kelimesinin ismidir. Haberide, (.......) kavlidir. (.......) kavli ise, (.......) kelimesinden hâldir. Çünkü bu, mukaddem sıfattır.

“Allah dilerse Müslüman olsunlar diye ya onların tevbelerini kabul eder.” Bu cümle, (.......) kavli üzerine atfolunmüştur. (.......) kavli de ma'tûf ile ma'tûfun aleyh arasında itiraz (parantez) cümlesi, yani yan cümleciktir. Mana ise şöyledir:

Yüce Allah onların her şeylerine sahip ve mâliktir. Dolayısıyla ya onları helâk eder veya hezimete uğratıp perişan Marya da Müslüman olmaları hâlinde onların tevbelerini kabul buyurur.”

veya küfürleri yüzünden onlara azâb eder.” Eğer kâfirliklerinde ısrar ederlerse onları azâb eder. Senin onlar adına yapabileceğin hiçbir şey yoktur. Sen ancak onları uyarmak, onlarla cihat etmekle memur bir kulsun.

İmâm Ferrâ' Ebû Zekeriya Yahya b. Ziyad b. Abdullah’a göre buradaki (.......) kelimesi (.......) manasınadır. İbn Isa (Ebû'l-Hasen Ali b. Îsa) ya göre bu, (.......) manasınadır.

Meselâ; (.......)

Yani; “Ya hakkımı verirsin. Ya da ben onu zorla almasını bilirim. “demektir. Buna göre mana şöyle olmaktadır: “Onların durumuyla ilgili olarak senin yapabileceğin bir şey yoktur. Meğerki Allah onların tevbelerini kabul etmiş olsun, bu takdirde sen onların durumuna sevinir mutlu olursun ya da Allah onlara azâb eder, bu durumda da sen onlardan intikamım almış olursun.”

Bir tefsire göre de; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara bedduada bulunmak istemiş, ancak Allah onların içinden îman edecek olanları bildiği için Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)ı böyle yapmaktan menetmiştir.

Çünkü onlar zalimdirler.” Dolayısıyla azaplarıdırılmayı hak etmişlerdir.

128 ﴿