176

(Ey Resûlüm Muhammed!) İnkârda yarışanlar seni üzüntüye düşülmesinler. Zira; onlar asla Allah'a zarar veremezler. Allah, âhiretten yana onlara hiçbir nasip bırakmamak ister. Onlar için çok büyük bir azap vardır.

İnkârda yarışanlar seni üzüntüye düşülmesinler.”

Kırâat imâmlarından imâm Nâfi, Enbiyâ' Sûresi hariç (.......) kavlini Kur'ân’ın tamamında (.......) olarak okumuştur. Enbiyâ' sûresindeki âyeti kerimede ise şöyledir:

(.......) Enbiyâ', 103.

Yani; “Sana zarar vermeleri korkusu, seni üzüntüye, kedere düşürmesin. “Görmez misin bak yüce Allah ne buyuruyor:

Çünkü; onlar asla Allah'a -Allah'ın dostlarına- zarar veremezler.”

Yani; onlar Mfürde yansırlarken sadece kendilerine zarar verirler. Bundan dolayı doğacak vebal onların kendilerine dönecektir, başkasına değil. Nitekim, yüce Allah şu kavliyle de onların işlediklerinin vebalinin kendilerine döneceğini ve onlara âit olacağım şöyle açıklıyor:

Allah âhiretlen yana onlara hiçbir nasip bırakmamak ister. Onlar için -sevaba karşılık- çok büyük bir azap vardır.” İşte bu ifade, bir kimsenin kendi kendine verdiği zaran daha net olarak ortaya koymaktadır.

Ayrıca bu âyet, küfür ve ma'siyetlerin de kişinin irâdesine bağlı şeyler olduğunun delilidir. Çünkü; bu kimseler irâdelerini, tercihlerini seçimlerini âhirette kendileri için bir sevap olmaması yönünde kullanmışlardır. Dolayısıyla Mfür ve ma'siyetleri irâdeleri dışında olan bir şey değildir.

176 ﴿