188

(Ey Resûlüm Muhammed!) Yaptıklarıyla sevinen ve yapmadıklarıyla da övülmeyi isteyen kimselerin azaptan kurtulacaklarını sanma! Onlar için elem verici bir azap vardır.

Ey Resûlüm Muhammed! Halkı saptırarak yaptıklarıyla sevinen ve yapmadıklarıyla da övülmeyi isteyen kimselerin azaptan kurtulacaklarını sanma!” Burada, (.......) fıilindeki hitap Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dır. Bunun iki mefullerinden biri, (.......) kavlidir, ikinci mef'ûl ise, (.......) kelimesidir.

“Sakın ha azaptan kurtulacaklarını sanmayasın!” Ancak buradaki, (.......) kavli tekit içindir. Bu, “Sakın ha onların kurtulacaklarını sanmayasın.” takdirindedir. Burada, (.......) kavli yaptılar, işlediler, demektir. Bu kırâat Übey b. Kab'ın kırâatidir. Bu aynı zamanda, (.......) olarak da zikredilmiştir. Her ikisi de “İşledi/yaptı” manasınadırlar. Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

(.......) kelimesini, (.......) olarak kırâat etmiştir. Bu da verdiler, manasmdır.

Onlar için elem verici bir azap vardır.”

Rivâyete göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Yahûdîlere, bir konu hakkında Tevrât'ta ne söylendiğini sormuş, Yahûdîler de gerçeği gizleyip tam onun aksi olan şekilde, yani Tevrât'ta var olmayan bir bilgi vermişlerdir. Bununla da Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)i güya doğruladıklarını, tasdik ettiklerini göstermek istediler, böylece sözde Resûlüllah'ı överlerken aslmda yaptıkları hile ile de kendi kendilerine sevinip duruyorlardı.

İşte bu durumu yüce Allah, Rasûlüne bildirdi ve onları tehdit ifade eden âyetini indirerek Rasûlünü böylece teselli etmiş oldu.

Yani; Rabbimiz burada şöyle buyurmaktadır:

“Sevinerek sana karşı koymaya çalışan, hile ve tuzaklar hazırlayan, bununla mutlu olan ve yapmadıklarıyla da övülmek isteyen, senin kendilerine sorduğun şeyde yanlış bilgi vererek sana doğru habermiş gibi bildiren Yahûdîlerin azaptan kurtulacaklarını sakın sanmayasın!”

Bir diğer görüşe göre burada söz konusu edilenler, münâfıklardır. Çünkü; bunlar görünürde îman etmiş gibi gözüktükleri hâlde esasta inanmamaktaydılar. Bundan dolayı da seviniyorlardı. Böylece asıl amaçlarını elde etmek istiyorlardı. Gerçekte var olmayan imanlarıyla da övülmeyi arzu ediyorlardı.

Bu âyette, yaptığı bir iyilikle şımararak sevmen kimselere, böbürlenenlere bir tehdit yer almaktadır. Çünkü; bunlar aslmda hiç kendilerinde var olmayan bir değerin varmış gibi halk tarafından söylenip bundan ötürü övülmelerini isterler.

188 ﴿