190Muhakkak ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardmca gelip gidişinde elbette sağduyu sâhibi kimseler için (Allah'ın yüce kudreti hakkında fikir veren) deliller vardır. Yani; tıpkı kabuktan özün çıkarıldığı gibi aklını heva ve hevesinden arındıran kimseler için kadim, her şeyi en iyi bilen ve her şeye gücü yeten, hikmet sâhibi bir sanatkarın varlığını gösteren deliller vardır. Yani; böyleleri şu gerçeği çok iyi kavrarlar.” Cevherlerden meydana gelen arazlar (şeyler), aynı zamanda o cevherin de sonradan var olduğunun delilidirler. Çünkü; sonradan var edilmiş olan bir şeyden ayrılmayan bir cevher, ve sonradan var olma özelliğinden hâli olmayan ve hadislikten ayrılmayan şey de aynen hadistir (sonradan var edilmedir). Diğer taraftan bir şeyin hadisliği, (sonradan var edilmiş olması,) mutlak manada onu meydana getiren bir muhdisin (yaratanın) varlığına, kadimliğine delâlet eder. Aksi takdirde o şey de yine bir başka muhdise (var ediciye) muhtaçtır. Bu da böylece sonsuza kadar sürer gider. Kaldı ki; sanatının güzelliği ise ayrıca o zatın ilminin delilidir. En iyi olarak yaratması (itkanı) da O zatın hikmet sâhibi bir zât olduğuna delâlet eder. Bu zatm bekası da kudretinin delili ve delilidir. Nitekim Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Bu âyeti okuyup da üzerinde gereği gibi düşünmeyenlere yazıklar olsun!” Bk. Süyuti, el-Dürr'ül-Mensur, 2/409. Hikâye olunduğuna göre İsrâ'il oğullarından bir kimse otuz yıl müddetle Allah'a ibâdet edince, bir bulut gelip onu gölgelenmiş. İşte bu manada bir genç Allah'a ibâdet eder, ancak herhangi bir bulut bu genci gölgelemez. Bunun üzerine annesi kendisine: — Belki bu otuz yıllık süre içerisinde bir yanlış iş yapmış olabilirsin, bu durum ondan kaynaklarııyor olabilir, der. Oğlu da: — Ben böyle bir şey hatırlayamiyorum, diye cevaplar. Annesi: — Belki de sen, göğe bakarken bu bakışların herhangi birisine ibret nazarıyla bakmamış olabilirsin, der. Oğlu da: — Belki de böyle bir şeydir, deyince, annesi: — İşte bulutun gelip seni gölgelememesi bundan başka bir şey değildir, der. |
﴾ 190 ﴿