31Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız. “Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz.” Abdullah b. Mesud'dan rivâyet olunduğuna göre şöyle demiştir: “Büyük günahlar, Allah'ın yasakladığı ve Nisa Suresinin (bu surenin) başından itibâren bu âyetin “Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız...” ifadesine kadar anlatıları yasaklardır.” Yine Abdullah b. Mesut anlatıyor, diyor ki: “Büyük günahlar üç çeşittir; Allah'a şirk (ortak) koşmak, Allah'ın rahmetinden umudunu kesmek ve Allah'ın mekrinden (kişiyi cezâlarıdırmasından) güvencede olmak, yani Allah beni asla cezâlarıdırmaz, diye güvenmek” Bir başka tefsire göre, Abdullah b. Mesud'un, (.......) kırâatine göre ve bu delile dayanılarak büyük günahlar küfrün her çeşididir, denilmiştir. “ve sizi şerefli bir yere sokarız.” Buradaki, (.......) kelimesini, kırâat imâmlarından Nâfi ve Ebû Cafer, (.......) olarak okumuşlardır. Her iki kelime de hem mekân ve hem mastar manasmadırlar. (.......) kelimesi, güzel, şerefli manalarına gelir. Abdullah b. Abbâs şöyle diyor: “Bu surede sekiz âyet vardır ki, üzerlerine güneş doğup batan bu ümmet için en hayırlı ayetlerdir. Bu âyetler de: 26, 27, 28, 31, 40, 48, 110 ve 147. ayetlerdir.” Mu'tezile mezhebi mensupları bu ayete dayanarak; “Büyük günahlardan sakınılması için küçük günahların mutlak manada bağışlarınaları vacip ve gereklidir, dolayısıyla bu olamayacağına göre büyük günahların bağışlarınası mümkün değildir.” demişlerse de, onların bu görüşleri bâtıl, anlamsız ve geçersizdir. Çünkü; ister büyük günahlar olsun, ister küçük günahlar olsun hepsi de Allah'ın dilemesine, meşietine bağlıdır ve bunlar Allah katında eşit şeylerdir. Dilerse bu ikisi sebebiyle Allah kuluna azap edebileceği gibi dilerse bu ikisini de bağışlayabilir. Çünkü yüce Allah şöyle buyuruyor: “Allah, kendisine şirk (ortak) koşulmasını asla bağışlamaz; Bundan başka günahları dilediği kimse için bağışlar.” Nisa, 48. İşte bu âyette görüldüğü gibi yüce Allah şirk dışında kalan günahları bağışlayabileceğim vaad ediyor ve bunu kendi dilemesine bağlı kılıyor. Kaldı ki: “Şüphesiz iyilikler kötülükleri yok eder.” Hûd, 114. Âyeti de ister büyük günahlar ister küçük günahlar olsun, bütün bun ların insanın yapacağı iyi iş ve amellerle yok edilebileceğine delâlet etmektedir, bunun olabileceğini göstermektedir. Çünkü âyette geçen, “kötülükler” kelimesi, büyük ve küçük bütün günahlar anlamındadır. Bundan sonra gelen ayetle yüce Allah yine birtakım uyanlarda bulunmaktadır. Başkasına âit bir malı bâtıl ve haksız yollarla edinmenin, haksız yere adam öldürmenin ve cana kıymanın dayanağı esas itibariyle başkasına âit olan mala, mevkiye ve makama göz dikmekten, onların özle mini çekmekten ileri gelir. İşte yüce Rabbimiz bu ayetle, kimi insanları kimisinden mal, servet, makam ve mevkice üstün kılması sebebiyle, onlara göz dikilmemesini, onların özlemlerinin çekilmemesini emretmektedir ve şöyle buyurmaktadır: |
﴾ 31 ﴿