43

Ey îman edenler! Siz sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, cünüp iken de -yolcu olan müstesna- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya bir yolculuk üzerinde bulunursanız, yahut sizden biriniz ayak yolundan gelirse, yahut kadınlara dokunup da (bu durumlarda) su bulamamışsanız o zaman temiz bir toprakla teyemmüm edin: Yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz Allah çok affedici ve bağışlayıcıdır.

Ey îman edenler! Siz Sarhoş iken, ... namaza yaklaşmayın.”

Yani böyle sarhoş bir hâlde bulunurken, “-ne söylediğinizi bilinceye kadar-”

Yani okuduğunuzun ne anlama geldiğini bilinceye kadar. İşte âyetin bu kısmı bize şunu ifade eder; sarhoş iken, irtidat edecek ifade kullarıan bir kimsenin bu irtidatı, dinden dönme değildir. Çünkü Kafirun sûresinde olumsuzluk manasını ifade eden, (.......) ları Ya da (.......) ları (mütercim) ayetten çıkarıp atmak küfürdür. Ancak namazda bu şekilde okunduğu hâlde, böyle okuyanların kafirliklerine hükmedilmemiştir. Hatta bunun ötesinde, mü’minler (imanlı kimseler) diye hitap edilmiştir.

Kaldı ki Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), bu kimsenin hanıminin ondan aynlmasmı emretmediği gibi imanların yenilemesini (tazelemesini) de emir buyurmamıştır. Çünkü ümmet, “bir kimsenin ağzından kasıtlı olarak değil, hata veya yanlışlıkla küfür gerektiren bir ifade çıkması durumunda, onun küfre girmeyeceği” hükmünde icma (ittifak) etmişlerdir.

Ve cünüp iken de,” Bu kelime, (.......) kavli üzerine ma'tûf bulunmaktadır. Çünkü bu cümle, başında bulunan (.......) harfiyle beraber hâl olarak mensubtur. Sanki burada, “Sarhoşken ve cünüp bir hâldeyken namaza yaklaşmayın.” denir dibidir.

Yani cünüp bir hâlde iken de namaz kılmayın. “cünüp” kelimesi, hem tekil, hem çoğul, hem eril ve hem dişi olarak aynı manalarda eşit olarak kullanılan bir kelimedir. Çünkü bu, mastar manasında kullanılan, (.......) anlamında bir kelimedir.

Yolcu olan müstesna,” Bu ifade, (.......) kavlinin sıfatıdır.

Yani; “yolcu olmanız hâli dışında cünüp iken namaza yaklaşmayın.” Kısaca; “yolcu değilken, mukim hâlde bulunduğunuzda cünüp iken...” demektir. Burada geçen cünüplükten maksat ise, “yıkanma ları gerektiği hâlde henüz yıkanmamış olanlar” demektir. Sanki burada şöyle denilir gibidir: “Yıkanmamış bir vaziyette namaza yaklaşmayın” .

Gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın.”

Yani sizler yolcu olup da su bulamamanız ve teyemmüm etmiş olmanız hâli dışında, demektir. Dikkat edilirse burada teyemmüm ifadesi yerine mecâzî manada yolcu tabiri zikredildi. Çünkü genelde yolculuk hâlinde bulunan kimseler su bulamazlar (su bulma sıkıntısı çekerler). İşte bu görüş İmâm Ebû Hanîfe'nin mezhebidir. Bu ise Hazret-i Ali (radıyallahü anh) den rivâyet olunmuştur.

İmâm-ı Şâfiî (radıyallahü anh) ise: “Namaza yaklaşmayın.” kavlini, namaz yerlerine yaklaşmayın diye tefsirlamıştır ki, bu yerler” de cami ve mescitlerdir. “Cünüp iken” kavli de, “Cünüp iken mescit ve camilere yaklaşmayın.” Meğer yolunuzun, bu mescitlerin içinden geçmesi hâli bunun dışındadır. Bu takdirde geçebilirsiniz. Dolayısıyla cünüp olan bir kimse için başka bir imkan olmayıp oradan geçmek ihtiyaç hâlinde ise, bu durumda ihtiyaç hâlinden dolayı cünüp bir kimsenin oradan geçip gitmesi câizdir.

Eğer hasta olur veya bir yolculuk üzerinde bulunursanız, yahut sizden biriniz ayak yolundan gelirse,” Burada geçen, (.......) kelimesi, defi hacet demek olup, tuvalet ihtiyacını görüp gelmişse, demektir. Kinaye olarak burada bu kelime kullanılmıştır. “yahut kâdirılara dokunup da” onlarla cinsel ilişkiye geçerseniz. Nitekim bu âyetin bu kısmı Hazret-i Ali ve İbn Abbâs (radıyallahü anhüma) tarafından da bu şekilde rivâyet olunmuştur. “(bu durumlarda) su bulamamışsanız”

Yani suyu kullarıabilecek bir güç ve imkân bulamamanız hâlinde, ya da suyun bulunduğu yerin oldukça uzak bir mesafede bulunması durumunda, ya da suyu alabilecek (çekebilecek) bir aletin veya aracın bulunamaması hâlinde yahut da suyun bulunduğu yerde yıları, yırtıcı hayvan veya bir düşmanın var olması gibi hallerde, (.......)H(.......) kelimesini (.......) (elif)siz, (.......) olarak okumuşlardır.

Zeccâc diyor ki:

“(.......) kelimesi, ister toprak olsun ister olmasın bütün yeryüzü manasınadır. Hatta üzerinde toprak bulunmayan bir kaya (taş) parçası da olsa durum aynıdır. Eğer teyemmüm eden bir kimse elini bu türden yeryüzüne vursa ve teyemmüm için yüzüne ve ellerine sürse (meshetse) işte bu onun için abdest olmuş olur.”

Diğer taraftan Mâide süresindeki, (.......) edatı teb'îz (bir kısım) için olup, ibtidai gaye (başlarıgıç noktasını tesbit) için değildir. (.......) kelimesi burada (.......) temiz manasınadır.

Yüzlerinize ve ellerinize sürün.” Burada, (.......) kavlindeki (.......) harfi, zâidedir.

Şüphesiz Allah -ruhsat tanıyarak ve kolaylık göstererek- çok affedici, -hatalarını ve yanlışlarını da- bağışlayıcıdır”

43 ﴿