165(Yerine göre) müjdeleyici ve sakındırıcı olarak peygamberler gönderdik ki, insanların peygamberlerden sonra Allah'a karşı bir bahaneleri olmasın! Allah izzet ve hikmet sâhibidir. “(Yerine göre) müjdeleyici ve sakındırıcı olarak peygamberler gönderdik ki” Burada en uygun olan durum, (.......) kelimesinin medih üzere mensûb olmasıdır. Yani, (.......) “Peygamberleri demek istiyorum, kastediyorum” demek daha yerinde olur. Aynı zaman bunun bu ayetten önce geçen Âyetteki, (.......) kavlinden bedel olması da câizdir. Nitekim mefûl olması da câiz olabilir. “İnsanların peygaınberlerden sonra Allah'a karşı bir bahaneleri olmasın!” Burada geçen, (.......) kelimesinin başında yer alan lam harfi, (.......) kavline mütealliktir. Mana şöyle olmaktadır: “Çünkü yüce Allah'ın peygamber göndermiş olması, onların itiraz larına yer bırakmayacağı gibi, yarın kıyamet gününde hüccet ve delil olarak önlerine sürülmekle susturulmuş olacaklardır. Böylece: Eğer sen bize peygamber göndermiş olsaydın ve bizi gaflet uykusundan uyarsaydın, mutlak yapmamız gerekenin ne olduğunu bize gösterseydin, Meselâ ibâdet, şerî'at ve benzeri konularda ne yapmamız gerektiğini bize duyursaydın, biz de üzerimize düşeni yapardık'türünden itirazlara meydan verilmemesi içindir.” Ben şunu demek istiyorum; bunların miktarlarını, vakitlerini ve key fiyetlerini bildirseydin gereği yapılırdı. Yoksa bunların asıllarını demek istemiyorum. Çünkü esaslar zaten akıl yoluyla bulunabilecek şeylerdir. “Allah -inkâra karşı cezâlarıdırma hususunda- izzet, ve -uyarmak için peygamber göndermede - hikmet sâhibidir.” Rabbimiz “Biz sana vahyettik” kavlini inzâl buyurunca kitap ehli, “Biz bu konuda sana şâhitlik etmeyiz. “demişlerdi. İşte bunun üzerine aşağıda tefsirini okuyacağımız âyet nâzil olmuştur. Allah şöyle buyuruyor: |
﴾ 165 ﴿