75Meryem oğlu Mesîh ancak bir resuldür/elçidir. Ondan önce de (birçok) resuller/elçiler gelip geçmiştir. Anası da çok doğru bir kadmdır. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara delilleri nasıl açıklıyoruz, sonra bak nasıl (haktan) yüz çeviriyorlar. “Meryem oğlu Mesîh ancak bir resuldür/elçidir.” Böylece burada Hazret-i Îsa'nın ilâh olmadığı gerçeği dile getiriliyor ve buna dikkat çekiliyor. “Ondan önce de (birçok) resuller/elçiler gelip geçmiştir.” Bu cümle bundan önce geçen, “elçi” kelimesinin sıfatıdır. Yani; “O/Îsa (aleyhisselâm) kendisinden önce gelip geçmiş olan elçilerden o da bir elçidir, başka değil. Onun anadan doğma körleri, alaca hastaliğina yakalannış olanları iyileştirmesi, ölüleri diriltmiş olması, onun elinde olan bir şey değildir. Çünkü o bir ilâh değildir. Aksine Hazret-i Îsa'nın eliyle anadan doğma körleri ve alaca hastaliğina yakalananları iyileştiren, ölüleri dirilten bizzat yüce Allah'tır. Nitekim Allah, Hazret-i Mûsa'nın asasına can/hayat vermiş ve Hazret-i Mûsa'nın elinde o, hareket eden, hızlıca koşan bir yıları oluvermişti. Dolayısıyla Hazret-i Îsa'nın bir erkek olmadan yani babasız olarak sadece Meryem'den doğmuş olması, yüce Allah'ın tıpkı Hazret-i Âdem'i hiçbir erkek ve kadın olmaksızın yani anne ve baba söz konusu olmaksızın yaratması gibi bir yaratmadır. “Anası da çok doğru bir kadındır.” Onun annesi de yine tıpkı peygamberleri tasdik edip onlara îman eden kimi kâdirılar gibidir. Hazret-i Meryem'e, “Sıddika” adının verilmiş olması, yüce Allah'ın şu âyetine göredir: “Rabbinin sözlerim ve kitaplarını tasdik etti/doğruladı.” Tahrîm,12 Daha sonra yüce Allah, hem Hazret-i Meryem'e ve hem de Hazret-i Îsa'ya nisbet edilen ilahlık vasfını onlardan şu ifadesiyle uzaklaştırmaktadır: “Her ikisi de yemek yerlerdi.” Çünkü yemek yemek suretiyle gıda almak gereğim duyan, buna bağlı olarak yediklerini hazmetmesi ve bunları dışarı atması ihtiyacında olan bir varlık sadece, etten, kemikten, damar ve sinirlerden ve bunun gibi şeylerden oluşan tıpkı diğer cisimler gibi oluşmuş/yaratılmış olan bir cisimdir. “Bak, onlara delilleri nasd açıklıyoruz. Yani onların bâtıl sözlerini gösteren delilleri içeren alâmetleri nasıl da gösteriyoruz. (.......) Sonra bak nasıl (haktan) yüz çeviriyorlar Bütün bu açıklamalardan sonra hakkı dinlemekten ve üzerinde düşünmekten nasıl da dönüyorlar. Bu ifade ile yüce Allah, bu kimselerin Rab/Mabud ile kul arasında nasıl da bir fark görmediklerini hayretlerle gözlerimiz önüne sermektedir. |
﴾ 75 ﴿