119Kesilirken üzerine Allah'ın ismi anılmış olan hayvanların etlerinden yememenize engel olan şey he? Kaldı ki Allah, size haram kıldığı etleri gayet detaylı bir şekilde açıklamıştır. Ancak mecbur kalıp da zaruret miktarı yemeniz bunun dışındadır. Şüphesiz birçokları bildikleri için değil yalnızca heva ve heveslerine uyarak halkı saptırıyorlar. Muhakkak ki Rabbin haddi aşanları çok iyi bilir. “Kesilirken üzerine Allah'ın ismi anılmış olanların hayvanların etlerinden yememenize engel olan şey ne?” Bu âyette (.......) deki (.......) soru edatı olup mübteda olarak ref yerindedir. Yani merfûdur. (.......) ise bunun haberidir. Buna göre mana şöyledir: “....söz konusu hayvanların etlerinden yememenizdeki amacınız nedir?” “Kaldı ki Allah, haram kıldığı etleri gayet detaylı bir şekilde açıklamıştır.” Çünkü Allah, aşağıdaki âyette görüleceği gibi nelerin haram olduğunu ve nelerin de olmadığını açıklamıştır. Rabbimiz buyuruyor ki: “Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlarııp ölmüş, boynuzlarııp ölmüş hayvanlar ile yırtıcı hayvanlar tarafından parçalanmış -ölmeden yetişip de kestikleriniz dışında- dikili taşlar üzerine kesilmiş hayvanların etlerini yemeniz ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kıhnmıştır...” (Mâide, 3) Kırâat imâmlarından Hafs’ın dışında Kufe Ekolüne göre yani Âsım’ın rivâyetine dayanarak Hamza, Kisâi ve Ebû Bekir (.......) olarak okumuşlardır. Medineli Nafî, Ebû Cafer -ki bu ikisi yedi kırâat imâmlarından değiller- ile Âsım'dan rivâyetle Hafs, her iki kelimeyi de fethalı olarak, (.......) şeklinde okumuşlardır. Mekke'li İbn Kesîr, Basralı Ebû Amf, Şam'lı İbn Âmir de aynı kelimeleri zammeli olarak, (.......) şeklinde okumuşlardır. “Ancak mecbur kalıp da zaruret miktarı yemeniz bunun dışındadır.” Böyle bir mecburiyet karşısında haram olan o etlerden ya da hayvanlardan yiyebilirsiniz. Çünkü zaruret hâlinde bu, sizin için helâl kılınmıştır. Yani açlık dayanılamayacak bir derecede ise bunlardan yemenizde sizin için bir sakınca yoktur. “Şüphesiz birçokları bildikleri için değil, yalnızca heva ve heveslerine uyarak halkı saptırıyorlar.” Kısaca halkı saptırarak helâli haram ve haramı da helâl kılıyorlar. Şerî'atın herhangi bir emrine dayanmaksızın kendi şehevi istekleri, iıeva ve hevesleri doğrultusunda hareket ederek böyle yapıyorlar. Kırâat imâmlarından Âsım, Hamza, Kisâî ve Halef şu fiili zammeli olarak, (.......) şeklinde okumuşlardır. “Muhakkak ki Rabbin haddi aşanları çok iyi bilir.” Yani hakkı ve gerçeği bırakıp da bâtıla sapanları ve böylece hadlerini aşanları gayet iyi tanır ve bilir. |
﴾ 119 ﴿