2

Bu, sana indirilen öyle bir kitaptır ki, onu insanlara tebliğ hususunda gönlünde herhangi bir sıkıntı var olmasın. Ki bu sayede isyan için de olanları korkutasm ve aynı zamanda mü’minlere de Allah'ın fazlıyla öğütte bulunasın.

(.......) kelimesi mahzûf mübtedanın haberidir. Bu mahzûf mübteda ise, (.......) zamîridir.

Yani, “O bir kitaptır ki,” demektir. “Sana indirilen” ifadesi de bunun sıfatıdır.

Burada kitaptan kasıt ise, “Sûre” demektir, “onu insanlara tebliğ hususunda gönlünde herhangi bir sıkıntı var olmasın.” Bu hususta gönlünde bir şüpheye ya da kuşkuya yer vermeyesin. “Sıkıntı” olarak türkçeleştirdiğimiz kelime, (.......) kelimesidir. Bu da, “şüphe” manasınadır. Dolayısıyla Şek yani şüphe manası, “sıkıntı” kelimesiyle burada zikredilmiştir. Çünkü şüpheci bir kimse kalbinde ya da göksünde sıkışma yaşar, dolayısıyla bu da onu sıkıntıya sokar, işte bunun için (.......) kelimesi burada zikredilmiştir. Nitekim kesin bir bilgi ve inanca sahip olan kimsenin gönlü ferahtır ve bu bakımdan da onun gönlünde sıkışma değil genişleme vardır. Bu itibarla mana şöyledir: “Bu kitap ya da sûrenin Allah tarafından indirildiğinden senini bir şüphen olmasın.” Ya da, onu tebliğ konusunda “gönlünde bir sıkıntı var olmasın.” Çünkü Hazret-iPeygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kavminden korkuyordu, onların kendisini yalanlamalarından, kendisinden yüzçevirmelerinden, eza ve cefada bulunmalarından hep endişe ve korku içindeydi. İşte bütün bu sebeplerden ötürü gönlü sıkışıp daralıyordu. Onların eza ve cefalarını düşünürken neşesi ve huzuru kaçıyordu. Yüce Allah bunun için ona güvence verdi, onların durumlarına ve yapıp edeceklerine hiç önem vermemesini ondan istedi. Buradaki nehiy “harace” yönelik bir yasaklamadır.

Yani, “Sen üzülme, gönlünü ferah tut ve onlara da hiç aldırma” manasındadır. Kaldı ki bu ifade içerisinde “Belağat'ın her inceliği gizlidir. (.......) daki (.......) harfi, atıf içindir. Dolayısıyla mana şöyledir: “Sana indirdiğim bu kitap yüzünden, onun indirilmesinden sonra sakın gönlünde bir sıkıntı ve daralma olmasın.”

“Ki, bu sayede isyan içinde olanları korkutasm” Buradaki, “Korkutasın, uyarasın” cümlesinde yer alan, “Lam” harfi, (.......) fiiline mütealliktir. Buna göre mana şöyledir: “Bununla sen uyarıda ve korkutmada bulunasın diye bu sana indirildi ya da yasaklama, menetmek maksadıyla...” Çünkü onlardan korkmaymca onları uyanr, tehdit eder. Aynı şekilde indirilenin Allah katından olduğuna kesin ve şüphesiz îmanı olunca,dolayısıyla ondaki bu kesin inanç ve bilgi, kendisine indirilenle toplumunu uyarma cesaretine sahip olur. Çünkü kesin anlamda bir inanca sahip olan kimse aynı zamanda cesur olur, bundan böyle de Rabbine tevekkül ederek O'na güvenip dayanır, “ve aynı zamanda mü’minlere de Allah'ın fazlıyla öğütte bulunasın.”

Bu manadaki, (.......) muzmer bir fiil ile mahallen-yeri ve konumu bakımından mensûbtur. Bu fiil de, (.......) dir. Çünkü (.......) kelimesi, (.......) den alımadır. Kaldı ki zaten,

(.......) kelimesi, “hatırlatma” manasında bir isimdir. Veya bu cümle, âyetin başında yer alan, (.......) kelimesi üzerine ma'tûftur, bu açıdan da merfûdur. Buna göre de mana şöyledir: “O bir kitaptır,... ve mü’minlere de bir öğüttür.” Veya bu, mahzûf bir mübtedanın haberidir yahut da, (.......) fiilinin mahalline ma'tûf olarak mecrûrdur. Bu açıdan da mana şöyle olur: “Uyarman ve öğütte bulunman-hatırlatman için.”

2 ﴿