98

Ya da o ülkelerin halkı kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azâbımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?

Âyette geçen, (.......) kelimesi gündüz manasınadır. Esasen, (.......) kelimesi, güneşin doğması esnasındaki ışığı, ziyası demektir.

Ayrıca, (.......) deki (.......) ve (.......) deki (.......) harflerinin ikisi de atıf-bağ edatıdırlar. Her ikisinin de başlarına inkâr ve ret manasını içeren soru edatı olan “hemze” gelmiştir. “onları ansızın yakaladık” cümlesi ma'tûfun aleyh-üzerine atıf yapılan cümledir. Ancak, (.......) diye başlayan 96. âyet sonuna kadar ma'tûf-atfedilen ile ma'tûfun aleyh-üzerine atıf yapılan arasında itiraz-parantez cümlesidir. İlk âyetin, (.......) atıf-bağ edatıyla affedilmesinin sebebi, mananın, “Onlar bunu işlediler ve yaptılar da, biz de kendilerini ansızın yakalayıverdik. Şimdi bu gerçek durumdan sonra o kasabaların halklarına geceleyin azâbımızın gelip onları kuşatmasından mı emin oldular ve aynı şekilde azâbımızın gündüz vaktinde kendilerini yakalanasından mı güvencede oldular” demektir.

Kırâat imâmlarından İbn Âmir, Nâfi, Ebû Cafer ve İbn Kesîr, “E ve Emine” cümlesini cezmli olarak, (.......) okumuşlardır. Dolayısıyla bu imâmlar bu atıf edatını (.......) olarak değerlendirmişler. Halbuki diğer kırâat imâmları ise, (.......) yi soru edatı olarak ayrı, (.......) harfini de atıf edatı olarak değerlendirmişlerdir. Kırâat farkı bundandır.

Bu takdirde mana her iki değerlendirme yönüyle de olsa, burada, “azâbın gece veya gündüz vakti gelmesinde onlar için bir güvence ve emniyet asla yoktur.”

Yani buradaki soru tarzı inkan kapsamakla, o toplumların hiçbir zaman bir güven ve emniyetlerini bulunmadığının dikkatini çekmektedir.

Eğer, “Nasıl oluyor da, atıf-bağ edatı olan harflerin başına bir soru edatı olan hemze gelebilir? Ki bu sorgulama kurallarına dilbilgisi açısından aykırıdır” diye bir soru yöneltirsen, benim buna cevabım şöyle olur: “Aykınlık müfret-tekil olan kelimelerin birbiri üzerine atfedilmesindedir. Yoksa bir cümlenin diğeri üzerine bu şekildeki soru edatıyla atfedilmesinde bir sakınca yoktur. Çünkü bu, yeni bir cümlenin kendisinden sonra gelen yeni bir cümle ile bağlarıtısını kurmak içindir, “eğlenirlerken” yani olmayacak ve hiç de kendilerine uygun düşmeyecek fiillerle eğlenip dururlarken, demektir.

98 ﴿