107

Bunun üzerine Mûsa asasını yere attı. O hemen apaçık bir ejderha kesiliverdi.

Âyette geçen, (.......) edatı ansızın anlamını meydana getirmek içindir. Bu, mekân-yer zarfı olup, Arapçadaki, (.......) ve (.......) manalarınadır. Bu, türkçedeki işte, “İşte orada, orada” ifadelerinin karşılığıdır. (.......) yıları türünden bir azman, ejderha demektir.

“Anlatıldığına göre bu ejderha erkek imiş ve ağzı da tamamen acıkmış. İki çenesi arasındaki açıklık mesafesi de seksen zira-arşın (68x80=5.440cm.) imiş. Bu ejderha alt çenesini yere, üst çenesini -de sarayın suru üzerine koymuş. Ejderha daha sonra Fir'avundan yana döner, bunun üzerine Fir'avun da hemen kaçmaya başlar ve ilk kez kokusundan yellenir. Halbuki daha önceleri hiç yellenmemiş. Ejderha halkın üzerine doğru yürür. Bundan dolayı halktan on beş bin kişi oluverir. Kimisi kimisini kargaşada öldürür. İşte kaçmakta olan Fir'avun bu sırada, “Ey Mûsa! Onu tut, bırakma! Ben sana îman ediyorum” diye korkusundan bağırır. Hazret-i Mûsa da, onu tutar-alır ve o da eski haline, asaya dönüşür.”

107 ﴿