11O zaman katından bir güven olmak üzere sizi hafif bir uykuya daldırıyordu; sizi temizlemek, şeytanın pisliğini sizden gidermek, kalplerinizi birbirine bağlamak ve savaşta sebat ettirmek için üzerinize gökten bir sü indiriyordu. (.......) O zaman katından bir güven olmak üzere sizi hafif bir uykuya daldırıyordu. Âyetteki, (.......) kavli, (.......) kavlinden ikinci bedeldir veya (.......) kelimesi ya da varsayıları (.......) ile mensûb kılınmıştır. Kırâat imâmlarından Medine okulu mensubu Nâfi, (.......) uyku manasınadır. Her iki kırâate göre de fâil Allah'tır. Kırâat imâmlarından İbn Kesîr ve Ebû Amr ise, (.......) olarak okumuşlardır. (.......) ise mefulün lehtir. Yani; “Çünkü size Allah'tan bir güven olsun için uyutuluyordunuz” demektir. (.......) kelimesi güven ve emniyet anlamınadır. Yani güveniniz ve emniyetiniz için” demektir. Ya da bu kelime mastardır. Dolayısıyla bu, (.......) takdirindedir. Çünkü uyku korku endişesini önler ve ruhu dinlendirir. (.......) da, (.......) kavlinin sıfatıdır. Yani, “Allah tarafından sizin ortaya konulan bir güvence, bir huzur olsun içindir.” “Sizi, temizleyip arındırmak üzere bulutlardan üzerinize yağmur yağdırmıştı.” Kırâat imâmlarından Mekke ve Basra okulu mensupları, şeddeli olan, (.......) fiilini şeddesiz olarak tahfifi ile, (.......) diye okumuşlardır. Bunlar dışındakiler âyette görüldüğü gibi şeddeli olarak kırâat etmişlerdir. Âyette geçen, (.......) su kelimesi, yağmur demektir. “Ve böylece şeytanın endişe uyandıran vesvesesini sizden gidermek,” Şeytanın şu veya bu manada verdiği vesveselerden, onları susuz kalmakla veya ihtilam sebebiyle cünüplükle korkutmasını önlemek için... Çünkü ihtilam vb. gibi şeyler şeytandandır. Şeytan Müslümanlara; “siz böyle cünüp cünüp savaşırsanız, pis pis savaşı sürdürürseniz zafer elde edemezsiniz diye vesvese veriyordu. “Kalplerinizin pekişmesini, sabretmenizi sağlamak ve savaş alanında -su yani yağmur sayesinde- sağlam bir zemin üzerinde savaşmak imkânım vermek için yapıyordu.” Çünkü kumlar üzerinde ayaklar zeminde tam olarak tutunamıyor, zorlukla karşılaşıyorlardı. Yahut, (.......) yani pekiştirme ve bağlama ifadesiyle şu mana denmek isteniyordu: Eğer kalp ya da gönül bir konuda sabretmesini bilir ve bu sabır duygusu orada yerleşip gerçekleşirse, ayak da savaş alanlarında sağlam olarak yere basar ve oradan kaçmak akıllarına gelmez. |
﴾ 11 ﴿